Türkiye'de dezavantajlı grupların başında gelen Roman vatandaşlara ilişkin tartışmalar hız kesmeden devam ediyor.

Özellikle son dönemde hem iktidar hem de muhalefet partisinin ‘hizmet’ ve ‘eşitlik’ noktasında projeler geliştirme üzerinde birbiriyle adeta yarışa girdiği Roman vatandaşlar konusunu mecliste tartışma konusu olmaya devam ediyor. 

Son olarak TBMM'de konuşma yapan AK Partili Bekle, merkezi iktidarın Roman vatandaşlar için hayata geçirdiği projeler noktasında yapılan eleştirilere yanıt verdi.

“OKLARINIZDAN BİRİNİ UNUTMUŞSUNUZDUR”

Bekle, yaptığı konuşmasında merkezi iktidarın roman vatandaşlar için hayata geçiridği projeleri sıraladı ve şunları söyledi; “Her alanda yurduna hizmet etmekle, sosyal konut projeleriyle, yaşlı-engelli yardımları ile, sosyal destek projeleriyle öksüz ve yetim yavrularımıza sahip çıkmakla olur. Oklarından bir unutmuşsunuzdur, hatırlatayım. Milliyetçilik. Ataklarla milli İHA ve SİHA’larla yerli füzeyle, milli otomobil ve yerli enerji hamleleriyle olur. Atatürkçülük, Rusya-Ukrayna krizinde arabulucu olmakla, tahıl krizini çözmek ve Mavi Vatanda şanlı bayrağı dalgalandırmakla olur. Şikayet etmekle vatanseverlik olmaz. Vatanseverlik yürek işidir, aşk işidir. Öyle her bedende de bulunmaz. Vatansseverlik tüm sosyal gruplar için uyguladığımız politikalarımızla olur. Bakın ben size Roman vatandaşlarımız için hayata geçirdiklerimiz anlatayım. ‘Ben de Romanım’ diyen gacolara gelsin özellikle. Onlar Romanların ne neşesini ne acısını ne de müziğini anlarlar. Kalkınma politikasıyla 15 ilde tüm kırılgan gruplar gibi Roman kadınlarına yönelik kooperatifler oluşturarak kadınların ekonomik hayata katılımını destekledik. Spor, eğitim, istihdam ve kültür odaklı onlarca dernek çalışmasını destekleyen, mahallelerimizde başlayıp şehre yayılan umut ışı olduk. Tarım ve Orman Bakanlığımız aracılığıyla ailelerimize tarım ve hayvancılık alanında çalışma ve üretime katılma imkanı sağladık. Okulda kırtasiye ve kahvaltı, giysi desteleriyle her çocuğun eşit koşullarda eğitim görmesini sağladık. Üniversite öğrencilerimizi, yurtsuz, salonsuz ve kütüphanesiz bırakmadık. Bunların da hiçbirini lütuf olarak görmedik.”