PSİKOLOJİK DANIŞMAN HANDE BORA KORONAVİRÜS VE DEPREMİN PSİKOLOJİK ETKİLERİNİ ANLATTI

Pandeminin ve depremin psikolojiye etkileri

PSİKOLOJİK DANIŞMAN HANDE BORA KORONAVİRÜS VE DEPREMİN PSİKOLOJİK ETKİLERİNİ ANLATTI

Dünyayı saran koronavirüs pandemisiyle mücadele sürerken, 30 Ekim’de İzmir’de yaşanan deprem büyük sarsıntıya ve acılara sebep oldu. Toplumu etkileyen büyük olayların ardından, vatandaşın psikolojisinin nasıl etkilendiğini Psikolojik Danışman ve Rehber Öğretmen Hande Bora’yla konuştuk.

1.Merhabalar Hande hanım hoş geldiniz. Öncelikle kendinizi tanıtır mısınız?

Merhabalar Hande Bora ben. Yıldız Teknik Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik alanı mezunuyum. 4 yıldır psikolojik danışman olarak çalışmaktayım. Yüksek lisans eğitimime Marmara Üniversitesi’nde devam etmekteyim. Ankaralıyım.

2.Dünya çapındaki korona virüs hastalığıyla mücadele neredeyse bir yıldır sürüyor.

Hayatımızda yeni alışkanlıklar, uymamız gereken pek çok kural var. Bu sebeple yaşanan durum psikolojide ne gibi etkilere yol açmaktadır?

Tüm Dünyayı etkisi altına alan korona virüsün ülkemizde ve dünyada etkilerini hepimiz televizyonlardan görüyoruz. Vaka sayılarının da artmasıyla birlikte yakınlarımız virüse yakalanabiliyor veya kendimiz yakalanabiliyoruz. Sizin de ifade ettiğiniz gibi birçok yeni kural var artık hayatımızda. Maskemizi çıkarmıyoruz, mesafemizi koruyoruz, hijyene hiç olmadığı kadar çok dikkat ediyoruz. Aynı şekilde toplumsal ve sosyal hayatta da birçok değişiklik girdi hayatımıza. Sosyal ilişkilerin ve iletişimin ruhsal sağlığı koruyucu etkisini düşünürsek; salgının kişilerin ruhsal yapısına olumsuz etkisi olduğunu söyleyebiliriz. Belirsizlik, korku ve güven duygularının sarsılması bireylerde varoluşsal krizlere de sebep olmaktadır. Kişilerin travmalara verdikleri tepkiler; yani korku, umutsuzluk, çaresizlik özellikle bu dönemde yaygın görülmektedir. Aynı zamanda her an hasta olabilirim, virüs kapabilirim tedirginliği bazı kişilerde de takıntıya ve psikolojik rahatsızlıkların görülmesine neden olabilmektedir. Bununla birlikte bizim kültürümüzde çokça yeri olan dini ritüellerin de yerine getirilememesi kişilerde yas sürecinin yarım kalmasına sebebiyet vermektedir. Yas sürecini sağlıklı bir şekilde atlatamayan bireylerde de normal yaşama adapte olma zorlanması görülmektedir. Umuyorum ki bu salgın süreci bir an önce sonlanır ki kişilerde kalıcı travmalara yol açmaz. 

3.Okulların online olması öğrenci verimi ve psikolojisi açısından nasıl bir etki gösterdi?

Okulların online eğitime başlaması tüm dünyada olduğu gibi bizim ülkemizde de yeni bir durum. Bu sebeple bazı aksaklıklar yaşandı. Öğrencilerin derslere katılamaması, teknolojik aletlere erişim sıkıntıları ve maddi yetersizlikler, planlamalardaki aksaklıklar.. gibi problemler yaşandı ve hala yaşanmakta. Bu sebeple verim alan öğrencilerin yanında verim alamayan birçok öğrencinin var olduğunu gözlemlerim çerçevesinde söyleyebilirim. Yapılan online eğitimlerde velilerin tutumu ve ilgisi şu dönemde önem taşımaktadır. Çünkü öğrencilere evde destek olan ve çalışmaya teşvik eden evdeki velilerdir. Onların dikkatli ve özenli tutumu, öğrenciyi de derse teşvik etmekte ve dersi ciddiye almasına katkı sağlamaktadır.

Bununla beraber yapılan araştırmalarda okuma yazmaya hazırlık yapılan dönemlerde uzun süre okuldan uzak kalan çocukların ileriki yıllarda okuma yazma ve matematik becerilerinde kayıplar ortaya çıktığı belirlenmiştir. Bu sebeple okuma yazma çalışmalarıyla ilgili aranın çok açılmaması, evde velilerin düzenli olarak çocuklarını teşvik etmeleri önerilmektedir.

Bir de özellikle online eğitime ulaşabilme sorunu önemli bir şekilde ortaya çıkıyor. Kişilerin maddi imkanları doğrultusunda eğitime erişebildikleri şu dönemde, eğitimde fırsat eşitliği ilkesi maalesef rafa kalkıyor.

Çocukların verilen ödevleri daha az önemsemeleri, müfredatların detaylı bir şekilde işlenememesi verimi azaltıyor. Ayrıca öğrencilerin sınıf tekrarına düşmeyeceklerini bilmeleri, derse katılımı ve ödev yapma durumunu da olumsuz etkiliyor. Bununla beraber evden çıkamayan, arkadaşlarıyla sosyalleşemeyen öğrencilerde maalesef teknoloji bağımlılığı ortaya çıkabiliyor. Burada da önemli rol velilere düşüyor. Çocuklarını takip etmeleri, teknolojik aletlerle geçirilen zamanları sınırlamaları ve onlara örnek olmaları gerekmektedir.

4.Korona virüs salgını sürerken yaşanan İzmir depremi endişeyi ve tedirginliği arttırdı. Hem küresel bir salgınla hem de depremin getirdikleriyle mücadele etmek kişide güvensizlik hissi mi oluşturur?

Tabi. Şu dönemde özellikle “evde kal” çağrılarıyla kişiler dışarı çıkmamakta. Ancak yaşanılan deprem sonrasında da kişiler bir süre evlerine giremedi. Çadırlarda kalan depremzedeler oldu. Bu ikilem sebebiyle kişiler kaygıya ve strese sürüklendiler. Kişilerde kendilerini nerede güvenli hissedecekleri konusunda şaşkınlık ve kafa karışıklığı yaşandı. Bu durum da kişilerde ekstra yük oluşturdu. Burada önemli olan bu durumu somut adımlarla çözmek. Depremde hasar gören binalarda oturan kişilerin sürekli kaygılı ve stresli olduğunu tahmin ediyorum. Bunun yerine daha güvenli bir binada yaşamak kaygı düzeyini azaltır. Aynı şekilde salgından korunabilmek adına da uyulması gereken kurallara uymak kişide güvensizlik hissini azaltır ve normal yaşama adapte olabilmek adına yararlı olur.

5.Sizce yaşananlar hangi psikolojik rahatsızlıklara neden olabilir ve bununla ilgili neler yapılmalıdır?

Özellikle yaşananlar; travmaya bağlı stres bozuklukları, kaygı bozuklukları, obsessif kompulsif bozukluklar gibi psikolojik rahatsızlıklara sebep olabilmektedir. Tabi yaşanılan bu durumların etkisi her kişide farklı seyretmektedir. Bazı kişiler travmaya yakınen maruz kalırken bazıları sadece uzaktan gözlemlemiş veya sadece duymuş olabilir. Bu bağlamda etkiler travmanın ne ölçüde ve ne şiddette olduğuyla doğrudan ilgilidir. Bunun yanında travmanın veya diğer durumların psikolojik rahatsızlık olarak tanımlanabilmesi için belli bir süre benzer şekillerde seyretmesi gerekmektedir. Her yaşanılan kaygıyı veya korkuyu hemen psikolojik rahatsızlık var gibi tanımlamak ve tanı koymak yanlıştır. Yaşanılan bu durum uzun süreli devam eder ve kişi artık bu durumla kendi kendine başa çıkamaz hale gelirse psikolojik destek alması gerekli olmaktadır. Tabi bu desteği alanında uzman kişilerden doğru bir şekilde alması önemlidir.

6.Halkın psikolojik danışmaya yeterince ve sağlıklı şekilde ulaştığını düşünüyor musunuz?

Psikolojik danışma uzman kişilerce yapılan bir destektir. Bireyler danışma yardımı almak istediklerinde danışmanı iyi seçmelidirler. Çünkü alanında yetkin olmayan birçok kişi var maalesef. Bu amaçla danışmanın uzmanlığına, eğitimlerine, çalışma alanına bakmak önem arz etmektedir. Bununla beraber psikolojik destek hizmetleri gerek devletin desteklediği şekilde olsun gerek özel merkezlerde olsun yoğun bir şekilde yerine getirilmektedir. Kişiler ihtiyaç duyduklarında kolayca bu imkanlara erişebilmektedirler.

Özellikle doğal afetlerin olduğu dönemlerde birçok dernek, topluluk uzman kişilerle beraber ücretsiz psikolojik destek sağlanmaktadır. Bu durum, kişilerin travmayı kolay atlatabilmelerine destek olmaktadır. Çocuklarla yapılan çalışmalar da bu dönemlerde özellikle önemlidir.

Katkılarınız ve sohbetiniz için çok teşekkür ederiz.

Güncelleme Tarihi: 01 Aralık 2020, 15:39
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER
google.com, pub-5691823233856454, DIRECT, f08c47fec0942fa0