''Hassasiyeti olmayanın seccadede gözü olmaz''

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Millet İttifakı Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu'nun iftar sonrası seccade üzerinde çekilen fotoğrafına ilişkin konuştu. Erdoğan, "Manevi değerlere hassasiyeti olmayanın seccadede gözü olmaz" dedi. Cumhurbaşkanı ayrıca ekonomi politikalarını güçlendirmek için eski Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in koordinasyonunda bir ekibin hazırlık yürüttüğünü söyledi.

''Hassasiyeti olmayanın seccadede gözü olmaz''

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, canlı yayında gündeme dair soruları yanıtladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Manevi değerlere hassasiyeti olmayanın seccadede gözü olmaz - 1

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından satırbaşları şöyle;

DEPREM SONRASI İNŞA SÜRECİ

"Enkazlar kaldırılıyor. Ortalama diyebilirim yüzde 50'nin üzerinde enkazlar kaldırıldı ve bu enkazların kaldırılmasıyla birlikte zemin etütleri bir taraftan yapılıyor ve bu zemin etütlerinin yapıldığı yerlerin ötesinde yeni bir adım atıldı. Bakanımın da verdiği söze dayanarak söylüyorum, bu köy evleri dediğimiz evlerin bir kısmını inşallah bayrama yetiştirmenin gayreti içerisindeyiz.

Tabii bu köy evlerinin özelliği tek kat, tek kat olmanın dışında bazı yerlerde tek katın altında ahırı ki buradan yani sütünü, peynirini, vesairesini yapsın, kendine verilen hayvanlarla küçükbaş, büyükbaş, bunlarla geçimini temin etsin diye böyle bir adım atıldı ve bunlar süratle devam ediyor.

Özellikle bu zemin etüt çalışmaları bitmeden hiçbir proje başlayamaz. Öyle şeyler var ki, belediye sulak zeminlerde inşaata müsaade ediyor. Olmaz böyle bir şey. İşte Hatay'a baktığımız zaman bunu görüyoruz. Meşhur Amik Ovası'nın yumuşak zemini, sulak zemini fay hattıyla bütünleşiyorsa işte oralarda bütün evler yıkıldı.

Ama şimdi burada, özellikle birinci derecede sağlam zeminler, fay hattına uzaklık ve uygun kat yüksekliğiyle birlikte her zaman söylüyorum, zemin artı 3, bilemedin 4, bilemedin 5 ama öyle dikey mimariyle, yani böyle 20-25 kat, bu tür binalara artık fırsat veremeyiz, vermemeliyiz, olmamalı.

Eğer bunu başarabilirsek inanıyorum ki biz hem hafif malzemelerle birlikte bu inşaatlarda, yani TOKİ projelerinde uyguladığımızı uygular ve çok daha rahat bir şekilde hem hızla netice almak hem de bu hafif malzemelerle birlikte bu inşaatlarımızı bitirmek bizi çok daha rahatlatacaktır.

FAHİŞ KİRA ARTIŞLARI

Şimdi gittiğim iftarlarda, yurtlarda yaptığımız iftarlarda bakıyorum depremzedelerimiz bazılarının tabi gözleri yaşlı ama diyorlar ki 'Biz yine memleketimize gidelim. Kahramanmaraş'a gidelim, Hatay'ımıza gidelim.'

Bazı şikayetleri de yok değil, var. Nedir o? Kiralar. Oralarda çok yüksek olduğundan şikayet ediyorlar. Biz de diyoruz ki bunların üzerine üzerine gideceğiz, bu yüksek kira uygulamasını yapanlara da bunun hesabını yargı vasıtasıyla soracağız diyoruz. Ve şu an itibarıyla bu yurtlarda kalanlar yurtlardaki durumdan çok çok memnunlar ve 'devletimiz bizi açıkta bırakmadı' diyorlar.

KENTSEL DÖNÜŞÜM

Devlet-millet kaynaşması olduktan sonra buralarda kentsel dönüşüm anlamında farklı bir dönüşüm yapılıyor. Hani muhalefet CHP olsun, diğer yandaşları olsun, onlar da buna 'rantsal dönüşüm' diyorlar. Doğru, biz yapıyoruz, yaptıktan sonra benim vatandaşım buradan rant elde edecekse buyursun etsin. Devlet olarak bu sosyal menfaate de 'eyvallah' deriz.

Bundan sonraki dönemde Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığımızla yeni yasal düzenlemeler yaparak yerel yönetimlerle merkezi yönetimin bir görev dağılımına gitmesi şart. Çünkü bu görev dağılımına gitmedikten sonra yerel yönetimlerde bakıyorsunuz farklı yaklaşımlar meydana geliyor. Bir de bu mimar ve mühendisler odasıyla ilgili atacağımız adım vardı. Çünkü bunlardaki, ellerindeki yetkiler maalesef birçok yerde olumsuz şekilde kullanılıyor. Ona da fırsat vermeyi istemiyoruz, istiyoruz ki belediye ve Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı burada yük paylaşımı yapsın ve bu tür yanlışlıklara fırsat vermesin

SECCADE TARTIŞMASI 

Farkında olmuş olmamış, bu bizi çok da ilgilendirmiyor, o kendi edebi, adabıdır. Bana göre çok da önem vermem ama benim halkım bunlara çok önem verir, çok değer verir.

Kalkıp da eğer başörtüsüne 'bir bez parçası' diye yaklaşırsan... Bunu diyen kim? Bay bay Kemal. Bizim değerler silsilesi içerisinde başörtüsünün yeri bir değer ifadesiyle, bir kutsalımızdır, mahremiyetin ifadesidir. Bu mahremiyetin ifadesini sen kalkıp da 'bir bez parçası' diye kullanamazsın. Aynı şekilde buna bu şekilde diyen Kur'an-ı Kerim için de 'kağıt parçası' der. Bunlar bunu der mi, der. Çünkü yaklaşım tarzları bu. Aynı şekilde yine cami bir taş ve tuğla parçası, ekmek hamur parçası değildir. Her şeyin ötesinde bizim için bunların ayrı ayrı anlamının, değerinin olmasına baktığımız zaman en önemli değer burada nedir? İnsandır.

'Hakk geldi, batıl zail oldu' Erbakan Hocamıza ait bir söz değil, bu bir ayet. Ayet mi, hadis mi, bunları da sana kim akıl hocalığı yapıyorsa yanlış yapmışlar, bunu da bilmiyorlar. Bunların hepsini yerli yerine oturtmak gerekiyor. Eğer yerli yerine oturtmazsa Erbakan Hocamıza da saygısızlık yapmış olursun, ayete de saygısızlık yapmış olursun. Bunlar tabii büyük önem arz ediyor. Onun için manevi değerlere hassasiyeti olmayanın seccadede de gözü olmaz.

Vatandaşlarım bu fotoğrafları iyice belleğine kazısın. Bu, CHP zihniyetinin ne olduğunu gayet net ortaya koyan bir fotoğraf. İnanıyorum ki bu fotoğrafların yayınlanmasından sonra seccadenin de kıymeti artmaya başlayacaktır.

MİLLET İTTİFAKI'NA HDP ELEŞTİRİSİ

Diyorlar ki, 'Biz, öyle bir güçle geleceğiz ki bu Anayasa'yı da rahatlıkla değiştirebilecek bir güce sahip olacağız ve Anayasa'yı da değiştirebilecek bir güce sahip olacağımıza göre biz daha önce Öcalan'la ilgili verilmiş olan kararları da bir kenara koyarız, öbür tarafta Edirne'dekinin aldığı cezayı da bir kenara koyarız ve bunun dışında ne kadar terörist varsa bu teröristlerin de hepsini rahatlıkla cezaevlerinden çıkartır ve ondan sonra da size verdiğimiz o yalan yanlış sözleri de yerine getirmiş oluruz.

(6-7 Ekim olayları) Orada öldürülenler Kürt'tü ve onların içerisinde Yasin Börü yavrumuz Kürt'tü ve bunları sürükleyerek öldürdüler. Daha sonra da ne oldu? Selo içeri girdi. Aldığı ceza ortada. Şu anda tabii bir tutuklu sürecini belki yaşıyor, o ayrı mesele. Ama nereden bakarsan bak, yaklaşık beş yıla mahkum oldu. Ama ne kadar cesurane, bay bay Kemal, 'Bunları çıkartacağız' diyor. 'Ne yaptı?' diyor. Daha ne yapacak?

Bu ülkenin yargısı onunla ilgili böyle bir cezayı verdi. Apo ile ilgili verilmiş olan ceza var, bu cezaları biz vermedik, yargı verdi. Bizim öyle bir yetkimiz de yok zaten. Verilmiş olan bu cezaya rağmen Sayın Kılıçdaroğlu nasıl, hangi cesaretle bunları konuşabiliyor? Sen nasıl olur da bir yargı devletinde bu şekilde konuşabilirsin? Bütün bunlar ortadayken şimdi bizim kalkıp bu tartışmaları yapmamıza aslında hiç gerek var mıydı? Yoktu. Ama işte şimdi yargıyı hiçe sayıp, verilmiş olan buradaki cezalarla ilgili bunları konuşuyor. 14 Mayıs'ta bunlar tabii beklediklerini bulamayacaklar.

Bugüne kadar herhangi bir CHP yöneticisinin çıkıp da PKK'yı, YPG'yi, HDP'yi eleştirdiğini gördünüz mü? Hayır. Ya da bunların bölücü emelleri ve insanımızın arasına düşmanlık sokmaya çalışan zehirli dili konusunda eleştirdiklerini gördünüz mü? Hayır. HDP'liler çıkıp bunlara ağır hakaretler ettiklerinde, 'Bu koltuklarda bizim sayemizde oturuyorsunuz' diyerek aşağıladıklarında bunlara karşı herhangi bir seslerinin çıktığını duydunuz mu? Hayır. Aynı durum FETÖ için de geçerli. Niye? Çünkü bunların hepsinin de ipi aynen...

Hadi FETÖ ile PKK'nın aynı projenin farklı yüzleri olduğunu biliyoruz. CHP'nin de bir süredir yaşadığı dönüşümle bu projeye gönüllü yazıldığını da anlıyoruz. Peki o masanın etrafında oturan diğerleri, nasıl böyle bir tabloyu içlerine sindirebiliyor, işte onu anlamakta zorlanıyorum. Daha doğrusu ülkemiz ve milletimiz adına üzülüyoruz. Dolayısıyla sorunuzun cevabı da zaten açıkça ortada. Bay bay Kemal'in HDP'den alacağı destek karşılığında yapacağı iş, bu ülkeyi ve milleti terör örgütünün ve onun siyasi uzantılarının ajandasının rotasına sokmaktır. Partisine gidip ziyaret edemedi bay bay Kemal. Nereye gitti? Meclis'teki odalarında ziyaret etti ve burada kapalı kapılar arkasında ne konuşulduğu çok önemli.

Demirtaş, aslında hüküm giymesi gerekenden, daha henüz hükmü almadı. Sadece şu anda tutuklu olarak, buna ağır tutuklu diyebiliriz, işte 4 yıl 8 ay gibi bir süreci yaşıyor. Asıl hüküm giydiğinde, o zaman bunları konuşamayacaklar. O, çalıştığı anda, Yasin'imizle alakalı o hükmü giydiğinde, bunlar, bu kadar rahat hareket edemeyecekler. Şu anda bunun da ayrıca takipçisiyiz.

Dağdakiler ne yapıyor? Açıklamalar yapıyor. Dağdakiler bu açıklamaları hangi rehavet içerisinde yapıyorlar? Bu da düşündürücü.

Başında biz, buranın yedinci ortağı masanın altında gizleniyor diyorduk. Birileri de anlamakta zorlanıyordu. Nitekim sonunda masanın altında bunu buldular. Nerede? Parlamentonun içinde. Şimdi 'milliyetçiyim' diyenler, PKK ile HDP, özellikle bununla birlikte anılıyorlar ve rahatsız da olmuyorlar. 'Muhafazakarım' diyenler, sapkın akımlarla anılıyor, sesleri çıkmıyor. Resmen teröristi, sapığı bir olmuş, parmaklarının ucunda oynattıkları bir masada devleti, milleti dinamitlemeye çalışıyorlar.

Geçmişte bir arada bulunduğumuz kişileri bu tablo içinde görmek, bizi ciddi manada rahatsız ediyor. Bunların, o zamanlar 'pazara kadar değil, mezara kadar' gibi ifadeleri vardır. Bunun için de diğerleri gibi, Saadet Partisine gönül veren vatandaşlarımı da parti yöneticilerinden ayrı değerlendiriyorum. Ve nasıl rahatsızlıklar çektiklerini yakından biliyorum. Milletim ne PKK'nın peşine düşenlere ne sapkın akımların hamiliğine soyunanlara bu ülkeyi emanet etmez.

BAKANLARIN MİLLETVEKİLİ ADAYLIĞI

Hafta sonuna kadar bunları zaten kesinleştireceğiz. Kesinleştirdikten sonra da bunların açıklamalarını da inşallah büyük ihtimalle önümüzdeki hafta içinde şöyle güzel bir törenle arkadaşlarımızın yerlerini, konumlarını, hatta listeyi malum vereceğiz. Bu liste de zaten Yüksek Seçim Kurulu'na verildikten sonra kim nerede hepsi ortaya çıkmış olacak. Kabinedeki arkadaşlarımızla ilgili çalışmalarımızı hala devam ettiriyoruz. Onları da netleştirdikten sonra açıklarsak daha isabetli olabilir. Çünkü her an her şey değişebiliyor.

Partimize teveccühün yine çok yüksek olduğu bir aday adaylığı süreci yaşandı. Aday adaylığı için şu ana kadar 6 binin üzerinde bir başvuru aldık. Ayrıca bakanlarımız gibi başvuruya gerek olmaksızın değerlendireceğimiz isimler var. Kadrolarımızda yer alması bizlere güç katacak birçok isim üzerinde de ayrıca çalışıyoruz. Sürpriz isimlerimiz de mutlaka olacak, var. Yazar, çizer, entelektüel, bütün bu kesimlerden isimler var.

Ondan sonra parti kurullarımızdaki çalışmalar sonuçlanıp listemizi Yüksek Seçim Kurulu'na verdiğimizde bu isimler kamuoyuyla zaten paylaşılacak. Sadece milletvekili adaylarımızı değil, önümüzdeki dönemin kabinesini ve üst yönetimini de şimdiden çalışmaya başladık. Bunların hepsini de vakti geldiğinde sizler vasıtasıyla milletimizin bilgisine sunacağız.

SEÇİM KAMPANYASI

Bayram sonrasında seçim mitinglerine başlayacağız ancak ramazan boyunca temel atma, açılış ve iftar programlarıyla vatandaşlarımızla bir araya geliyoruz.

SEÇİM ANKETLERİ

Medyada dolaşıma sokulan rakamların, tabloların anketle ilgisi olmadığını herkes çok iyi bilsin. Şayet iş bu tür masabaşı anketlere kalsa 21 yılda yapılan 15 seçimin hepsini de CHP kazanırdı. Ama sandıkta kazanan hep biz olduk. İşini hakkıyla yapan anket şirketlerinin çalışmalarını ise yakından takip ediyoruz. Bize gelen raporlara göre hem Cumhurbaşkanlığında hem Cumhur İttifak olarak Mecliste açık ara öndeyiz. Tabii bu durum bizi rehavete sürüklemiyor, tam tersi farkı açmak için daha çok çalışıyoruz.

İSRAİL'İN MESCİD-İ AKSA BASKINI

Dışişleri Bakanlığı tarafıyla da telin ettik, lanetledik. Ben de konuşmalarımda aynı şekilde lanetliyorum. Hiçbir güvenlik kaygısı böylesi insanlık dışı bir müdahalenin gerekçesi olamaz. Mescid-i Aksa'nın tarihi statüsüne ve maneviyatına, Filistinlilerin inanç ve yaşam özgürlüğüne yönelik müdahale ve tehditler kesinlikle son bulmalıdır. İsrail gerginliği tırmandıracak, tansiyonu artıracak adımlardan kesinlikle vazgeçmelidir. Bizim özellikle sinagoglara yönelik böyle bir saldırımız var mı? Musevilerin mabetlerine yönelik bir saldırımız var mı? Çünkü onların kutsalı olarak görüyoruz. Her hal ve şartta Filistinli kardeşlerimizin yanında yer almaya, kutsallarımıza sahip çıkmaya devam edeceğiz. Bunu da İsrail'in böyle bilmesi gerek.

KARADENİZ GAZI

20 Nisan'da Karadeniz gazımız devreye girecek. Karadeniz gazının ateşini 20 Nisan'da Filyos'ta yakacağız, sonra da  yerli gazını kullanmaya başlayacak. Uzun yıllardır ilmek ilmek işlediğimiz enerji bağımsızlığımızın ateşi o gün Karadeniz'den başlayarak dalga dalga tüm yurda yayılacak. Karadeniz gazı başta olmak üzere Türkiye'nin bütün büyük projeleri konusunda muhalefet ya 'istemezük'çü bir tavır takındı ya da 'Yapamazsınız' dediler. Muhalefetin 'Yapamazsınız, yapsanız da açamazsınız' dediği ne varsa hepsini hayata geçirdik. Böyle kısır bir vizyona, böyle dar bir düşünce yapısına sahip muhalefetin bu ülkede eser siyaseti üretmesi beklenemez.

Önce arama gemilerimizi aldık, ardından sondaj gemilerimizi getirdik, daha sonra bu gemilerde çalışacak insan kaynağımızı yetiştirdik. Tüm bunların ardından yerli ve milli bir enerji politikasıyla Karadeniz'de 710 milyar metreküplük gazı bulduk. Burada duracak değiliz, aramaya, sondaj yapmaya devam edeceğiz. Daha gidecek yolumuz var. Türkiye'ye sınıf atlatacak yeni yatırımlarımız, projelerimiz var.

EKONOMİ POLİTİKALARI

Her yeni küresel kriz, çok büyük eleştirileri göğüsleyerek hayata geçirdiğimiz Türkiye Ekonomi Modeli'nin doğruluğunu teyit ediyor. Bu sayede riskleri başarıyla bertaraf ettiğimiz gibi büyümede, istihdamda, ihracatta ve turizmde tarihi rekorlara imza atıyoruz.

G20 ülkeleri arasında en hızlı büyüyen ülkelerden biri olduk. Ekonomimiz son 10 çeyrektir kesintisiz büyüyor. Makine ve teçhizat yatırımlarımız son 13 çeyrek boyunca aralıksız büyümesine devam ediyor. Sanayi ve turizm gibi döviz getirici sektörlerimiz, Cumhuriyet tarihimizde hiç olmadığı kadar güçlendi.

Mart ayı itibarıyla yıllık yaklaşık 256 milyar dolar ihracat gerçekleştirdik. Rekorlar kırdığımız bir diğer alan elbette turizm sektörü oldu. Geçen yılı 51,4 milyon ziyaretçi ve 46,3 milyar dolar turizm geliriyle yani sektörün altın yılı olan 2019'un üzerinde bir performansla bitirdik. Enflasyondaki düşüşün insanlarımızın günlük hayatına daha belirgin şekilde yansımasını sağlamak için de gereken adımları atıyoruz.

Önümüzdeki dönem ekonomi politikalarımızı daha da güçlendirmek için şimdiden ciddi hazırlıklar yürütüyoruz. Uzun yıllar ekonomi yönetimimizde yer alan Mehmet Şimşek kardeşimizin koordinasyonunda bir ekip, bu doğrultuda hazırlıklar yapıyor. Ayrıca Hazine ve Maliye Bakanlığımızda, Merkez Bankamızda, diğer birimlerimizde yürütülen çalışmalar var. İnşallah seçimden sonra bunların hepsini bir araya getirip ekonomi politikamızı daha güçlendirerek yolumuza devam edeceğiz.

YERLİ OTOMOBİL TOGG

Bu aracın kullanımındaki konfor, bugüne kadar pek şahit olmadığım ki buna şu andaki makam otomobilim de dahil. Gerçekten çok çok konforu yüksek. Yani virajlardan tutunuz da yoldaki gidişler, tabii elektrikli oluşu filan, onlar da işi daha da huzurlu, rahat hale getiriyor. Yoğun şekilde de ülke genelinde istasyonlar kurulmaya devam ediyor. Eşim zaten bu araçtan çok çok memnun kaldı. O da çok huzurlu, rahat. Ayrıca tabii bizim diğer makam otomobili, o da gerçekten güzel, huzurlu. Ülkemize hayırlı olsun.

İlham Bey de memnuniyetini ifade etti, 'Çok çok güzel bir araç' dedi. İnşallah Türkiye Yüzyılı'nı, teknolojisini sivil sanayi alanında Togg ile başlattık. İnşallah hız kesmeden daha büyük yatırımlarla, hizmet ve eserlerle yolumuza devam edeceğiz. Tabii direksiyona geçince bambaşka hisler, duygular yaşadık.

Bu büyük devletin, bu aziz milletin, yerli ve milli bir otomobil markasının olmamasının üzüntüsünü bugüne kadar hep yaşadık ve sorumluluktu. Rahmetli hoca, Devrim otomobilinin üretimini yapmıştı, biz de 'devrin otomobili'nin üretimini gerçekleştirdik. Şu anda 'devrin otomobili' Togg, sürat, konfor, güvenlik ne ararsanız var."

Admin

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER
google.com, pub-5691823233856454, DIRECT, f08c47fec0942fa0