Erdoğan: Biz gözümüzü burada açtık, ilk havamızı burada soluduk

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, pistleri sökülen ve bir kısmı millet bahçesine dönüştürülecek olan Atatürk Havalimanı’ndaki fetih kutlaması ve fidan dikme töreninde, hakkındaki "kaçmaya hazırlanıyor" iddiasına yanıt verdi.

Erdoğan: Biz gözümüzü burada açtık, ilk havamızı burada soluduk

Erdoğan, “Biz gözümüzü burada açtık, ilk havamızı burada soluduk, Allah’ın izniyle son nefesimize kadar da buradayız… Kimin son nefesine kadar bu millete hizmet edeceğini, kimin kaçıp gavurun kılıcını çalacağını hep birlikte göreceğiz” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, eşi Emine Erdoğan ile birlikte, bugün Atatürk Havalimanı’nda yapılan İstanbul’un Fethinin 569. Yılı Kutlamaları ve Atatürk Havalimanı Millet Bahçesi İlk Fidan Dikim Töreni'ne katıldı. Programda Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş dua okudu. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın burada yaptığı konuşmanın satır başları şöyle:

“BU YIL DÖNÜMÜNÜ TEMSİLEN 569 YENİÇERİMİZ BURADA”

“Bu yıl dönümünü temsilen 569 yeniçerimiz burada. Bu demektir ki fethin 600. yıl dönümüne adadığımız 2053 vizyonumuza bir adım daha yaklaştık. 2053 vizyonumuzu temsilen 600 evladımız da burada. Bu sembollerin her biri geleceğe tutulmuş birer ışıktır.

Osmanlı, fetih hazırlıklarına Orhangazi dönemi devrinden itibaren başlamıştır. Devre bakıldığında Bizans’ın, Osmanlı’nın Anadolu ve Rumeli toprakları ortasında düğün gününü bekleyen bir gelin gibi durduğu görülür. Yıldırım Bayezid, Musa Çelebi, 2. Murat tarafından gerçekleştirilen kuşatmaların başarı ile sonuçlanamamasının kendi içinde pek çok sebepleri vardır. İstanbul’u fethederek Müslümanların yedi asırlık hayalini gerçeğe dönüştüren Fatih Sultan Mehmet, aynı zamanda Bizans’ı ve entrikalarını da tarihe gömmüştür. İnşallah bugün de 2023 hedeflerimizi hayata geçirerek, 2053 vizyonumuzu adım adım inşa ederek çağımızın Bizanslarını ve oralarda kurgulanan entrikaları tarihin tozlu raflarına kaldırmaya hazır mıyız?

“EY DÜŞMANIM, SEN BENİM İFADEM VE HIZIMSIN. GÜNDÜZ GECEYE MUHTAÇ, BANA DA SEN LAZIMSIN”

Ey ülke ve millet düşmanlarının senaryolarının figüranlığına soyunanlar, ey kendi medeniyetine, tarihine, kültürüne, değerlerine husumet besleyenler, ey ihtirasları gözlerini körleştirip kalplerini nasırlaştıranlar, hepinize sesleniyor ve diyorum ki ‘Ey düşmanım, sen benim ifadem ve hızımsın. Gündüz geceye muhtaç, bana da sen lazımsın’. Hiçbir siyasi çıkar hevesi, hiçbir şahsi ikbal kaygısı, hiçbir etnik veya mezhebi bağnazlık hissi, hiçbir maddi beklenti hırsı bu mübarek milletin hayallerini, bu mübarek ülkenin geleceğini tehlikeye atmaya değmez. Gelin, hayırda yarışalım; gelin, eser ve hizmette yarışalım; gelin, sorunların, sıkıntıların çözümünde yarışalım; gelin, vizyonda yarışalım. Biz, hepsine varız. Cumhur İttifakı olarak biz hepsine varız. Tavizsiz varız ama bu yarışı asla kör düşmanlığa, yıkıcı siyasete, iftira ve yalan rüzgarına çevirmeyin.

“YALANCININ MUMU YATSIYA KADAR YANAR”

Akşam yalan, sabah yalan, bununla bir yere varamazsınız. Yalancının mumu yatsıya kadar yanar. Yatsı geldi geçiyor, Bay Kemal. Kendine gel kendine. Ve aynen senin geçmişinde olanlar gibi, hani diyorlardı ya Menderes ve arkadaşları için, ‘uçaklar dolusu altın kaçırdılar, uçaklar dolusu elmas kaçırdılar’, aynen şimdi ifadeler değişiyor mu? Yok. Aynısını kim kullanıyor? Bay Kemal kullanıyor. Bay Kemal, bu yalanlar tutmayacak. İşte 150 bin lira bir yargıdan aldık, 100 bin lira bir yargıdan aldık; ne yaptı toptan 250 bin lira ve şimdi bunları, Bay Kemal’in o iftira attığı vakıflara gönderdik. Hiç olmazsa bir hayrı olsun.

“TERÖRİSTLERİ BİZ YERE GÖMÜYORUZ VE DEVAM EDECEĞİZ”

Türkiye küresel güvenlik ve ekonomik dalgalanmalar içinde kendine bir yol açmaya çalışıyorken bunu sabote edecek işler yapmayın. Türkiye asırlık sorunların çözümü için, sınırları için güvenlik koridoru oluşturacak operasyonlar gerçekleştirirken buna zarar verecek davranışlar sergilenmeyin. Bize akıl veriyor, ne diyor? ‘Gidin Esad ile görüşün’. E sen görüşüyorsun, yeter zaten. Biz, Suriye’nin kuzeyinde teröristler ile mücadele ediyoruz. Teröristleri biz yere gömüyoruz ve devam edeceğiz ve buralardan teröristlerin kökünü kazıyana kadar devam edeceğiz.

Türkiye mevcut altyapısının üzerinde yeni bir kalkınma hamlesi başlatırken günlük sıkıntılar üzerinden asıl hedeflerimize darbe vuracak kurnazlık sergileme kolaycılığına kaçmayın. Bir şey elde edemezsiniz. Türkiye egemenlik haklarına yönelik tacizlere karşı tarihi bir haysiyet mücadelesi yürütürken mandacı zihniyeti hortlatacak aksiyonlara yönelmeyin. Bu konunun Tayyip Erdoğan’ın şahsı ile, hükümeti ile, partisi ile, ittifakı ile bir ilgisi yoktur. Bunların hepsi de Türkiye’nin meselesidir. Bunların hepsi de Türk milletinin meselesidir.

“BİZ GÖZÜMÜZÜ BURADA AÇTIK, İLK HAVAMIZI BURADA SOLUDUK, ALLAH’IN İZNİYLE SON NEFESİMİZE KADAR DA BURADAYIZ”

Milli mücadelelerin siyaset üstü ele alınması gibi biz de hep birlikte geleceğimiz için doğru olanı yapalım; yalanla bu iş olmaz, iftira ile bu iş olmaz, çarpıtma ile bu iş olmaz. Bay Kemal, ‘Siz ne yaparsanız yapın, görevimiz hepsine karşı çıkmak’ demekle de bu iş olmaz. İnsan biraz utanır ya. ‘Kaçacak’ türü akıl ve ahlak dışı hezeyanlarla bu iş olmaz. İşte Erdoğan burada, Ataköy’de, ölümüne burada. 15 Temmuz gecesi ben milletimi nereye çağırdım? Atatürk Havalimanı’na. Milletim geldi mı oraya? Geldi. Bay Kemal, FETÖ’cüler ile tankların arasından Bakırköy Belediyesi’ne gitti. Orada kahvesini yudumladı. Biz ise oradan mesajımızı verdik. ‘Kaçacak’ dediğiniz kişi Tayyip Erdoğan ya. Biz, vesayet güçlerinin nobranlığından kaçmamışız; biz, terör örgütlerinin ve onların ağababalarının ateş topu gibi üzerimize gelen saldırılarından kaçmamışız. Biz, siyasetin ve ekonominin küresel tetikçilerinin tuzaklarından kaçmamışız; biz, işte 15 Temmuz gecesi savaş uçaklarının, helikopterlerin, tankların, tüfeklerin namlularından kaçmamışız. Biz gözümüzü burada açtık, ilk havamızı burada soluduk, Allah’ın izniyle son nefesimize kadar da buradayız.

“KİMİN SON NEFESİNE KADAR BU MİLLETE HİZMET EDECEĞİNİ, KİMİN KAÇIP GAVURUN KILICINI ÇALACAĞINI HEP BİRLİKTE GÖRECEĞİZ”

Bugüne kadar bize ‘kaçacak’ diyenlerin hepsi de zoru görünce kuyruklarını kıstırıp kaçtılar. Kimi terör örgütlerine sığınarak kaçtı, kimi yabancı istihbarat örgütlerinin kucağında kaçtı. Almanya’da, Fransa’da, Belçika’da, Hollanda’da olanlar var. Bunlar da oralara gittikleri zaman onlarla sohbet ediyorlar. Kimi kılık değiştirip kamyon kasasında, bot üzerinde kaçtı; kimi darbecilerin açtığı yoldan belediye başkanının evine kaçtı. Nasıl kaçarlarsa kaçsınlar, hepsinin ihaneti eninde sonunda ortaya çıktı. Kimin son nefesine kadar bu millete hizmet edeceğini, kimin kaçıp gavurun kılıcını çalacağını hep birlikte göreceğiz. Çünkü biz bu ülkenin ve milletin sevdalısıyız.

“BU YURT BİNASININ YAPILMASINDAN KİMLER RAHATSIZ? FETÖ’CÜLER, PKK’LILAR RAHATSIZ; ERMENİ VE RUM LOBİLERİ RAHATSIZ”

Ülkemize yaptığımız onca eseri görmeyenlerin, New York’ta BM binası karşısında yükselen 36 katlı Türk evinin temsil ettiği misyonu görmeyenlerin, Diyanet Vakfı’nın üstlendiği vazifeyi görmeyenlerin, New York’taki 21 katlı yurt binasının gerisindeki gayeyi görmeyenlerin özellikle görmelerini de beklemiyoruz. Peki bu yurt binasının yapılmasından kimler rahatsız? FETÖ’cüler, PKK’lılar rahatsız; Ermeni ve Rum lobileri rahatsız, sivil toplum kuruluşu görünümlü istihbarat aygıtları rahatsız. Bir de CHP ve Bay Kemal rahatsız. Çünkü bu yurt hizmete girdiğinde, Amerika’ya eğitime giden gençlerimizi terör örgütleri başta olmak üzere ülkemiz düşmanı yapılar ağlarına düşüremeyeceklerdir. Çünkü bu yurt hizmete girdiğinde anneler, babalar huzurlu kalple oraya eğitime gönderebilecekler. Bunların asıl derdi o yurdun inşası için harcanan paralar değildir, hamdolsun bu millet o yurt benzeri yüzlerce eser ile dünyanın dört bir yanında bayrağı dalgalandırıyor.

“GEZİ OLAYLARI SIRASINDA BU NEFRETİN SOKAKLARA TAŞMASINA, AYASOFYA MÜCADELESİ BAŞLI BAŞINA BİR SEBEPTİR”

Gezi olayları sırasında İstanbul sokaklarını, ‘Zulüm 1453’te başladı’ yazıları ile bu zihniyet kirletti. Burada tek meselenin İstanbul olmadığını bilmemiz lazım. Bu nefretin sokaklara taşmasına, Ayasofya mücadelesi başlı başına bir sebeptir. Fatih’in kutlu bayrağımızı taşıdığı yerler başlı başına bir sebeptir.

“5 MİLYON METREKARENİN ÜZERİNDEKİ ALANINI MİLLET BAHÇESİ YAPARAK İSTANBUL HALKININ HİZMETİNE SUNUYORUZ”

Ülkesi ve milleti önceliği, medeniyet davası olmayanlar fethin sırrına elbette vakıf olamaz. Türkiye NATO’daki konumunu, ülkemizin terör örgütleri ile mücadelesinde yeni kazanımları tahayyül etmeye çalışırken çıkıp ‘siz ne istiyorsanız biz onu yaparız’ diyenler fethin manasını kavrayamaz. Şimdi bu alan, İstanbul’un en büyük Millet Bahçesi olacak. Burada sınır güvenliğinden denizlerdeki hatlarımıza kadar her konuda bizim değil karşımızdakilerin safında yer alanlar, fethin idrakine varamaz. Atatürk Havalimanı arazisinin kullanılmaya devam eden kısımları dışında kalan 5 milyon metrekarenin üzerindeki alanını millet bahçesi yaparak İstanbul halkının hizmetine sunuyoruz. 145 bin ağaç ve fidan buraya dikilecek. Dünyanın hiçbir yerinde, böylesine bir yeşil alan kazandırılması projesine karşı aklı başında bir kişi bulamazsınız ama ülkemizde aklını kiraya vermiş, siyasi husumet uğruna her şeye gözü kapalı karşı çıkmayı adet haline getirmiş bir kesimle karşı karşıyayız. Bunlar köprüye, havalimanına, parka, ağaca, yeşile karşı çıkar. İşlerine gelince ‘ağaç kesilecek’ yaygarası ile ülkenin altını üstüne getirirler. İşlerine gelmeyince beceriksizlik sebebiyle şehrin göbeğinde kesilmiş ağaçları görmezden gelirler. İşte Beşiktaş, Çırağan… O bölgede çınar ağaçlarını nasıl kestiklerini gördünüz. İşlerine gelince çevrecilik adına ortalığı karıştırırlar.”

Programa, TBMM Başkanı Mustafa Şentop, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve BBP Genel Başkanı Mustafa Destici de katıldı.

Admin

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER
google.com, pub-5691823233856454, DIRECT, f08c47fec0942fa0