Son günlerin tartışmalı ismi Şükürer'in ilk vukuatı değilmiş!

Son günlerin tartışılan ismi İEKKK Başkanı Sıtkı Şükürer'in geçtiğimiz günlerde bir gazeteye vermiş olduğu röportajda kente mübadele yoluyla gelen göçmenlerle ilgili yaptığı açıklamalar büyük tartışmalara yol açmıştı.

Son günlerin tartışmalı ismi Şükürer'in ilk vukuatı değilmiş!

 Şükürer 17 Mart 2013'te Hürriyet gazetesindeki köşesinde kaleme aldığı ''İzmir neyin sembolü'' başlıklı yazısı da o günlerde çok tartışılmış ve tepkilerin hedefinde olmuş.

Son günlerde İzmir kamuoyunun bir numaralı gündem maddesi olan İzmir Ekonomik Kalkınma ve Koordinasyon Kurulu (İEKKK) Başkanı Sıtkı Şükürer, geçtiğimiz günlerde bir gazeteye vermiş olduğu röportajda kente mübadele yoluyla gelen göçmenlerle ilgili yaptığı açıklamalar büyük tepkilere neden olmuştu.

Başta mübadele ile gelen göçmenler ve siyasi partiler ile sivil toplum kuruluşlarının yoğun eleştirilerine maruz kalan Şükürer’e tepkiler çığ gibi büyümüştü.

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer'in danışmanlığını da üstlenen Şükürer'e istifa çağrıları gelirken Soyer'e 'görevden al' baskısı yapılmıştı.

Ancak ne istifa eden ne de görevden alınan Sıtkı Şükürer'in 2 Şubat Çarşamba günü gerçekleştirilecek İEKKK toplantısında başkanlık seçiminin yapılacağı ve yeniden aday olmayacağı ifade edildi.

Öte yandan Şükürer'in mübadele yoluyla kente gelenlere yönelik sözleri ilk vukuatı değilmiş.

Sıtkı Şükürer'in 17 Mart 2013 tarihinde Hürriyet gazetesinde yayınlanan köşe yazısında ''İzmir neyin sembolü'' başıklı yazısında “köksüzlüğün” sembolüdür nitelendirmesinde bulunarak ve yine İzmir'e dönük değerlendirmeleri o günlerde de çok tartışılmış ve tepki gösterilmiş.

GÖÇMENLERE YÖNELİK DİKKAT ÇEKEN SÖZLER!

Ayrıca Şükürer'in o gün kaleme aldığı yazısında mübadele ile kente gelenlere yönelik değerlendirmesiyse dikkat çekti; ''İzmir, hele 70-80 yıl öncesinin İzmir’i bir göçmen kenti konumundaydı. Nüfus, adalardan, Balkanlardan, Çerkezya’dan gelen birbirlerinizden farklı kültürel değerleri olan insanlardan oluşuyordu. Bildiğimiz sebeplerle bu insanlar Anadolu’ya, İzmir’e, göç etme durumunda kalmışlardı. Cumhuriyet onları tüm renkleri ile kabul etmedi. Ulus devlet böylesi bir “karmaşayı” kaldıracak durumda değildi. Her kimliğin kendini, “usulca”, “örtülü” olarak ifade etmesine müsamaha gösterilebilirdi. Giderek başka yeri olmayan insanlar, yumuşatılmış ifadesi ile bu “gönüllü asimilasyona” razı oldular. Herkes, nerede ise, etnik, ırksal bir aidiyet ilişkisini kabullenerek kendini Türk kabul etti. Özgür neşeli prototip Oysa onlar Boşnaktı, Arnavuttu, Çerkez’di.'

Admin

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER
google.com, pub-5691823233856454, DIRECT, f08c47fec0942fa0