Babacan iktidarı İzmir’den eleştiri yağmuruna tuttu

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, partisinin 1. Olağan Bayraklı İlçe Kongresi’nde konuştu. Konuşmasının temelinde iktidarın para politikalarını koyan Babacan, eleştiri oklarını merkezi iktidara yöneltti. Gelişmiş ekonomi için eğitim ve hukuk vurgusu yapan Babacan, iki alanda iyileşme sağlanamadığı müddetçe ekonomik krizin düzelmeyeceğini söyledi.

Babacan iktidarı İzmir’den eleştiri yağmuruna tuttu

İlçe kongrelerine 23 Haziran’da başlayan DEVA Partisi İzmir’de kongre maratonu devam ediyor.

Teşkilatlanma çalışmaları tüm hızıyla devam eden partinin İzmir’deki 12. kongresi olan Bayraklı İlçe Kongresi, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’ın katılımıyla Tepekule Kongre Merkezi’nde gerçekleştirildi.

Kongreye Babacan’ın yanı sıra; ev sahibi İl Başkanı Seda Kaya Ösen, Bayraklı Belediye Başkanı Serdar Sandal, İYİ Parti İzmir İl Başkanı Hüsmen Kırkpınar, parti kurucular kurulu üyeleri ve Bayraklı İlçe Başkanı Sami Sapan katıldı.

“VATANDAŞIMIZ GERÇEKÇİ VE DÜRÜST BİR SİYASETİ İSTİYOR”

Yurt genelinde yaptıkları gezilerde, mevt siyasi iktidarın değişmesi beklentisinin olduğu sonucuna vardıklarını ifade eden Babacan, “DEVA Partisi olarak kurulduğumuz ilk günden beri ülkemizin her mahallesini ziyaret edip toplumun tüm kesimleriyle bir araya geliyoruz. Biz bu buluşmalarda sadece politikalarımızı anlatmıyoruz. Vatandaşlarımızı dinliyoruz. Her bir vatandaşımız talebini, derdini mutlaka dinliyoruz. O yüzden biz, bu ziyaretlerden sonra dönüyoruz masalarımıza ve çözüm üretmeye çalışıyoruz. Her talebe en gerçi şekilde çözüm bulmak için çaba gösteriyoruz. Bazıları siyaset yaparken toplumdaki mevcut fay hatlarını kullanıyor, ötekileştiriyor ve ayrıştırma üzerinden siyaset yapıyor. Bazılarıysa gerçekleştirilemeyecek vaatlerde günü kurtarma siyaseti yapıyor. Ama bu toplum bunu hak etmiyor. Eşitlik ve adaleti haykıran vatandaşlarımız bu siyaset anlayışını reddediyor. Her gün daha da fakirleşen vatandaşımız gerçekçi ve dürüst bir siyaseti istiyor. DEVA Partisi tam olarak bu siyasi tercihin adresi” dedi.

“KANAL İSTANBUL KAYNAĞINI DEPREMZEDELERE AYIRABİLİRLERDİ”

Afet yönetimine de değinen Babacan, “Yaklaşık 1 yıl önce gerçekleşen depremde 117 canımızı kaybettik. Yaşananları büyük bir üzüntüyle takip etmiştik. Depremin ardından deprem bölgesine gelerek vatandaşlarımızın sorun ve taleplerini dinlemiştik. Bu ziyaretimizin ardından 17 Ağustos 1999 depreminin yıl dönümünde afet yönetimiyle ilgili araştırmamızı kamuoyuyla paylaştık. Neler yapılacağını madde madde ve gerçekçi şekilde anlattık. Somut ve net bir eylem planı açıkladık. Çünkü biz sorumluluğumuzun gayet farkındayız ve afet yönetiminin ne denli önemli olduğunu biliyoruz. Biz alışılagelmiş tartışmalara oyalanmadık. Depremzedelerimizin taleplerini göremezden gelmezdik. Bu sorumlulukla hazırladığımız eylem planın uygulanmasına ilk günden başlayacağız Ne söz verdiysek aynen yerine getireceğiz. En adil şekilde depremzede vatandaşlarımızın masraflarını karşılayacağız. Depremle mücadele sorumluluğunu yerel yönetimlerle paylaşacağız. Böylece sadece afet yönetimi değil öncesinde hazırlık için de çaba harcayacağız. Çünkü önlem alınmayan afetler nedeniyle çok canımızı kaybettik. İşte biz bu şekilde alışılagelmiş siyaset anlayışını bir kenara bırakıyoruz. Biz hamasete zaman kaybetmeyeceğiz. Biz yolumuzu da dersimizi de çok iyi biliyoruz. Bir saniye bile kaybetmeden emaneti teslim almaya geliyoruz. Buradan önce depremzede vatandaşlarımızla bir araya geldik. Dertlerini dinledik. Aradan bir yıl geçmiş. Hala belirsizlikler var. Hala çözüm üretilememiş sorunlar var. Bu afet yönetimi konusunda ülkemizin adalet ve eşitlik ilkelerine göre yeniden kurgulanmış bir mevzuata ihtiyacı var. Hiçbir standart yok. Bir kurallar listesi yok. Bir ilde afet oluyor herkes Cumhurbaşkanı a bakıyor ne diyecek diye. 84 milyon nüfuslu bir ülke bu şekilde yönetilmez. Hasar tespitlerine bakıyorsunuz orada da belirsizlik var. Siyaset işin içine girdiğinde bağımsız ve tarafsız hasar tespiti yapılamıyor. Kanal İstanbul’a ayırdıkları kaynağı depremzedelere ayırabilirlerdi. Ama orada imar ve rant var. O yüzden önceliği oraya veriyorlar” diye konuştu.

“HÜKÜMET KÖTÜLERDEN BİRİNİ SEÇECEK”

Ülkede mevcut ekonomi politikalarını da sert bir dille eleştiren Babacan, ekonomik gelişim için hukuk ve eğitim sisteminin iyileştirilmesi gerektiğinin altını çizdi ve şunları söyledi; “Afet öncesi, sırası ve sonrasındaki çalışmalar ülkenin ekonomik gücüne çıkıyor. Onlar sanıyor ki biz talimat verirsek ve Merkez Bankası faizleri indirirse faizler düşecek. Siz bunu rüyanızda görürsünüz. Bugün Merkez Bankası saat 14.00’te faizi sabit tutup tutmayacağına karar verecek. Faizi indirirlerse kur artacak, sabit tutarsa belki kur bir nebze inecek. Kötülerden birini seçecek hükümet. Hükümet diyorum çünkü Merkez Bankası karar vermiyor. Hükümet veriyor. Bu iki kötü seçenek arasında kalmak sade ve sadece kötü yönetimin sonucu. Bu ülkede faizin de enflasyonu da düşmesinin tek yolu güven. Bunu anlayamadılar. Bunu anlayamamalarının nedeni de işi bilen, ehil ve dürüst kadrolar devlette çok azaldı. Ortak akıl ve istişare yok. Bunlar olmadan devleti yönetemezsiniz. Bunu yapmazsanız asla başarılı olamazsınız. Artık ekonomide doğruları yapsanız da ülkenin ekonomisi düzelmez. Çünkü ekonominin temelinde hukuk, adalet ve özgürlük vardır. Siz ülkede hukuku yerle bir ettiyseniz bunun üzerine bir ekonomi inşa edemezsiniz. Öyle bir ülke düşünün ki ülkenin cumhurbaşkanı kendisini Anayasa’ya bağlı hissetmiyor. Şu anda ülkeyi yöneten Sayın Erdoğan’ın tarafsızca ülkeyi yönettiğin söylemek mümkün mü? Anayasa’ya saygı duymuyor. Anayasa Mahkemesi bir karar alıyor ‘Saygı duymuyorum’ diyor. Anayasa Mahkemesi bir karar alıyor, bir alt mahkeme bunu tanımıyor ve iktidar alt mahkemeye destek atıyor. Siz bu hukuka uymayan zihniyetinizle bu ülkenin ekonomisini asla düzeltemezsiniz, düzeltemeyeceksiniz. Faizi indirseler de boş sabit tutsalar da boş. Bu ekonomi düzelmez. Şu anda ülkeyi yönetenler işlerini bilmiyorlar, biliyorum sanıyorlar. Bu iş bilmezlik ve şahsi hırslar yüzünden ülke kaybediyor. Maalesef bugün de kaybedecek yarın da kaybedecek. Bugün ya yüksek faiz ya da yüksek kur ile kaybedecek. Kur arttığında her şeyin fiyatı artıyor. Şu anda ülkemiz çok derin bir ekonomik krizin içinde. Ama bakın her ne kadar şu anda bu kriz derin bir krizse de her ne kadar bu iktidarın ülkeyi bu krizden çıkarma imkanı yoksa da… Biz şuna inanıyoruz: Bu ülke ehil ve dürüst insanlar tarafından yönetildiğinde bu ülke bu sorunların altından kalkar. Yeter ki adil, eşit, şeffaf ve hesap verebilir bir hükümetle çalışılsın. Nasıl ki 2008 krizini çözdük bu krizi de biz çözeceğiz.”

“İŞSİZLİĞİN SEBEBİ YATIRIMSIZLIK”

DEVA Partisi olarak iktidar olduklarında eşitlik yurttaşlık ve adalet anlayışını benimseyeceklerini ifade eden Babacan, “Bizim hedefimiz çok net. Biz eşit vatandaşlığı hayata geçirmek istiyoruz. Biz kimsenin ötekileştirilmediği bir ülke hayal ediyoruz. Her bir vatandaşımızın eşit ve birinci sınıf vatandaş olduğu bilinciyle hazırlanıyoruz, her vatandaşın fırsat eşitliği olması gerektiğini savunuyoruz. Bu ülkenin vatandaşı mı? Hak ediyor mu? Ona hakkını vereceksin. Devletin varlık sebebi adalettir. Toplumun adalete, hukuka ve eşitliğe susamış tüm kesimlerinin eşit söz hakkına sahip olacağı bir Türkiye hayal ediyoruz. Bu insanlar eşit vatandaşlık ilkesini görmek istiyorlar. Bu ülkenin insanları hangi ailede, hangi dinle hangi gelir düzeyinde doğarsa doğsun elit olmayı hak ediyor. Şu an ülkede özellikle eğitimde fırsat eşitliği bitmiş durumda. Maddi durumu iyi olanla iyi olmayanlar arasındaki makas iyice açılmış durumda. Tarihimizde hiç bu kadar açık olmamıştı bu makas. Bir ülkenin potansiyel büyümesi için eğitimden başlamanız ve bir bilgi toplumu olmanız gerekiyor. Hangi yatırımcı ya da şirket olursa olsun… Türkiye’nin düzeleceğine dair ışık görsün, hiçbir yatırımcımız yatırımlarına yatırım ekler. Bizim insanımız ve girişimcimiz bu özgüven sahip. Yeter ki memlekette o güveni görsün. İşsizlik diyoruz. Bunun nedeni yatırım olmaması. İyi bir eğitimle, ülkemizin ihtiyacı olan yetkinlikte insanlar yetişse işsizlik olmaz. Orta gelir tuzağına düşmemizin tek nedeni hukuk ve eğitimde gerekeni gereken zamanda yapamamış olmamız. Bu nedenle millî gelir sürekli düşüyor. Bu iki alan çok önemli. Hukukta ve eğitimde gereken yapılmadığı müddetçe Türkiye asla orta gelirli ülke sınıfından çıkıp yüksek gelirli ülke olamaz. Gençlerimiz barınamıyoruz diyor, işsiziz diyor. Başka ülkelerin gençleri hayallerimi nasıl gerçekleştiririm diye düşünürken bizim gençlerimiz karnını doyurma derdinde. Bizim gençlerimizin bu halde olmasının sebebi yönetilemeyen bir ülkede yaşamaları. Şu anki iktidar sürekli millî ve yerli diyor. Ben de soruyorum. Bu ülkenin yerli ve millî parasını pul etmek yerli ve milli midir. Güçlü para bağımsızlıktır. İtibar diyorlar. Vatandaşların karnını doyuramadığı bir ülkede itibardan bahsedilebilir mi? Ama bu, ülkemiz için bir kader değil. Biz bu kötü tabloyu değiştireceğiz. Bu işi hep birlikte yapacağız. Biz dert tasa dolu gözler umut dolana kadar, boş kaynayan tencereler dolana kadar makamlar liyakatli kadrolarla dolana kadar buradayız. Çünkü artık DEVA Partisi var. Biz Türkiye’nin haysiyetli insanları için buradayız” dedi.

“VATANŞLARIMIZIN YARASI SARILMADI, MAĞDUR EDİLDİLER”

Ülkenin mevcut koşullarının herkesi siyaset yapmaya ittiğini belirten Ösen, 30 Ekim depremi üzerinden iktidarı eleştirdi ve “Türkiye’de siyaset yapmak her vatandaşımız için bir zorunluluk olmuştur. Değerini her gün erittikleri Türk Lirasına, işsizlik ve enflasyonla mücadelesizliğe, yolgeçen hanına dönen sınırlarımıza, doğal afetlerden sonra destek vermeyip para isteyenlere karşı, ‘Yeter söz milletin’ diyebilmek, her birimiz için artık bir ödev olmuştur. Acıları tazeliğini hala koruyan, geçtiğimiz yıl 30 Ekimde İzmir’i vuran İzmir Depremi’nde, hatırlayacağınız gibi 117 vatandaşımız hayatını kaybetmiş, bini aşkın yaralımız hastanelere kaldırılmıştı. Binlerce binamız hasar almış, içlerinden yüzlercesine yıkım kararı alınmıştı. Geçen 1 yıllık süre zarfında vatandaş yaralarını sarma noktasında, son yıllarda alışık olduğumuz şekilde yalnız bırakılmış, binlerce vatandaşımız mağdur edilmiştir. Emsal artışı-müteahhit-bürokrasi üçgeninde debelenen yurttaşlarımız hem canından hem de malından olurken, deprem sigortası sistemi sağlıklı işlememiş, insanımızın canından ve malından sorumlu olan hükümete karşı yine insanımızın güveni yerle yeksan olmuştur. Böylece dün Elazığ ve Van’da vatandaşlarımızın yaşadığı acı tecrübeler, İzmir en orta yeri Bayraklı’da da yaşanmış oldu. Her geçen gün şunu rahatlıkla anlıyoruz ki; Artık Türkiye’de herkesin acısı, kederi, geleceği ve çabası ortak hale gelmiştir” diye konuştu.

“DEVA PARTİSİ ARA GEÇİŞ KADERİNE RAZI OLMAYACAK”

DEVA Partisinin ülkede mevcut koşulların değişimi için çözüm alternatifi olduğunun altını çizen Ösen, şunları söyledi; “Ancak unutmamamız gerekir ki, şafak sökmeden önce gecenin en karanlık anını yaşadığımız bugünlerin elbette bir sonu olacak, aziz milletimizin hükümetine ve devletinin kurumlarına itibar ettiği günler yeniden tesis edilecektir. DEVA Partisi’nin inançlı ve kararlı kadroları, Türkiye’yi ara vermiş olduğu hedeflerine ulaştırmak, zedelenmiş millet-devlet ilişkilerini yeniden onarmak ve devletin kurumsallığını var etmek için tüm gücüyle çalışacaktır. Böylelikle DEVA Partisi, Türkiye siyası hayatında birçok örneği bulunan dönemler arası geçiş partisi olma kaderine razı olmayarak, Türkiye’nin kalıcı kurumları arasında yerini alacaktır. DEVA Partisi, toplumun isteklerine hızlıca cevap verebilen, değişimin ve dönüşümün sarsılmaz bir siyasi temsilcisi ve ülkesinin insan kaynağını geliştirme çıtasını devamlı artıran, büyük amaç ve hedeflerin partisi olacaktır. Tüm Türkiye’nin bildiği gibi DEVA Partisi, sonradan değil, yola çıktığı ilk günden bu yana merkezin ve herkesin adresi olmuştur ve olacaktır. Kutuplaştıran ve ötekileştiren siyasi geleneklerin, radikalizmin, rövanşist duygularını silip atamayanların, bu ülkenin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’le ve değerleriyle örtüşemeyenlerin karşısında, merkezin temsilcileri bizler, daima tek bir vücut olarak siper olacağız.”

“İZMİR’İN DEVA'SI HAZIR”

Bayraklı İlçe Başkanı Sami Sapan ise kısa bir konuşma yaparken hem kentin hem de ülkenin sorunlarının çözümü için DEVA Partisi’ni gösterdi ve DEVA Partisi İlçe başkanlığı mazbatasının aldıktan sonra ilçede monografik bir inceleme yaptık. Hemen sahaya inerek vatandaşların sorunlarını dinlemeye başladık. Fark ettik ki Bayraklı’nın sorunu İzmir’in sorunu, İzmir’in sorunu Türkiye’nin sorunu. Bunu yaparken gördük ki insanlar mutsuz, endişeli ve panik içerisinde. İnsanlarımız artık bilinçli. Sorununu bildiği gibi devasını da biliyor. Bugün İzmir’de bambaşka bir gün çünkü İzmir'in devası hazır” dedi.

Admin

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER
google.com, pub-5691823233856454, DIRECT, f08c47fec0942fa0