BU YETENEKLE TANIŞMALISINIZ: MERVE AKYILDIZ

Genç sanatçı Merve Akyıldız ile müzik üstüne bir söyleşi yaptık

Türkiye'nin genç yeteneklerinden Merve Akyıldız'la söyleşi gerçekleştirdik. Müzik yaşamına çok küçük yaşlarda başlayan Merve'yi daha yakından tanımalısınız. Sevilen sanatçı, bizimle müziğe nasıl başladığını, kariyerini ve gelecek planlarını konuştu. Hem muhteşem enerjisi hem de müzik konusundaki birikimiyle eğlenceli bir söyleşi gerçekleştirdik.      

-Berfin Çelik'in Söyleşisi

-Merve Hanım merhabalar. Öncelikle söyleşimizi kabul ettiğiniz için çok teşekkür ederiz. Sizi birazcık tanıyabilir miyiz?

Ben teşekkür ederim asıl.

Anasınıfında resim yeteneğimi keşfetmiş öğretmenim, ilkokulda kısa bir süre resim dersi aldım.

Sonrasında okulun halkoyunlarına katıldım. O dönemde zaten müziğe karşı da bir ilgim vardı. İlkokul öğretmenim aynı zamanda müzisyen olduğu için de halk müziğinin içinde büyüdüm. Ailem bu eğilimimi değerlendirerek Antalya Devlet Konservatuvarı’na yönlendirdi. Çocuksu duygularımla şarkı söyleme isteğiyle girdiğim görüşmede, konservatuvar müdürü Prof. Engin Sansa’nın bendeki klasik müzik potansiyelini görmesi ve piyanoya yönlendirmesi ile klasik müzik ve piyano ile tanıştım.

Şimdi yeni yeni anlıyorum. Demek ki bir gelecek görmüş ki Engin Hoca, piyanoya yönlendirmiş, söylediğim her şarkıya eşlik edebilmek benim için bir hazine.

-Çalıp söylemenin dışında beste de yapıyorsunuz. Bu süreçte nelerden ilham alıyorsunuz?

Hayattan. Müzik hayatın ta kendisi. Doğa, insanlar hayvanlar hepsini yaşadıkça veya gözlemledikçe birbirinden farklı hissiyatlar yaşıyorum. Bir de çok müzik dinliyorum, her tarzdan her kültürden. Hepsinin hikayesi birbirinden farklı ve özel. Dolayısıyla dinlemek beni her zaman üretmeye itiyor.

-Müziğinizi Nasıl Tanımlarsınız?

Yaptığım müziğin tarzı budur diyemiyorum. Hissettiğim şeyi çalıyorum ve söylüyorum Hatta birçok melodi doğaçlama yaparken çıkıyor ben bile şaşırıyorum. Müzikal donanımımın klasik müziğe dayanması, jazz ve Folk-Balkan Müziğine de ilgimin olması, beste yaparken bir çok renk ve fikir oluşturmama yardımcı oluyor tabi. Hepsinden besleniyorum, sonucunda da kendime özgü bir şey çıkıyor. Yine de tam olarak isimlendirmem gerekirse dünya müziğinin içindeyim diyebilirim.

-Bir kadın olarak müzik piyasasını nasıl yorumluyorsunuz? Uğradığınız bir ayrımcılık olduğunu düşünüyor musunuz?

Huuhh....Keyifli olduğu kadar zor. Her zaman söylerim; Türkiye`de müzisyen olmak zor, kadın müzisyen olmak daha da zor. Popüler kültür en çok sanat alanına hakim olduğu için, hep bilinen ve eğlenceli tabiri caizse ‘oynatan müzik’ isteniyor. Bu da gerçekten ‘müzik’ yapmak isteyen müzisyenleri yoruyor. Sesinin ne kadar güzel olduğu veya ne kadar iyi çaldığın değil de ne kadar eğlendirdiğin önemli olduğu için kaliteli müzisyenler gün yüzüne çıkamıyor maalesef. Neyse ki gerçekten dinlemeyi seven bir kitle de var.

-Sizin gibi üretmek isteyen genç müzisyenlere tavsiyeleriniz var mı?

Bol bol dinlesinler. Özellikle beğendiği bir şarkıyı farklı yorumculardan dinlesinler. Her gün 15 dakika bile olsa kendilerine güvenli bir alan yaratıp doğaçlama yapsınlar. Gün geçtikçe ‘kendi cümleleri’ oluşmaya başlayacak. Sanat tarihini araştırsınlar, her dönemin şartlarında sanatçıların nitelikli eserlerini incelesinler ki fikirleri oluşsun. Mesela empresyonizm döneminde bir ressamın tablosu, şuan üretiminde veya icrasında, bambaşka bir bakış açısı kazandırabilir. Canlı konserlere gitsinler. Bazı ‘anlar’ hayatımızı değiştirebiliyor çünkü. Kendilerini müzik dışında da geliştirsinler. Ne olursa olsun iyilikten şaşmayıp, kalplerini temiz tutsunlar ki dünyaya insanlığa güzel mesajlar veren eserler bıraksınlar. Çünkü müzik sandığımızdan da güçlü bir şey ve dünyanın buna ihtiyacı var.

-Pandemi süreci herkesi çok etkiledi. Müzik piyasası da en çok etkilenen sektörlerden. Bu süreç sizin için nasıl geçiyor?

Benim için ilk üç ay verimli ve pozitif geçti. Her hafta Instagram üzerinden canlı yayın konseri verdim. Ve ev kaydı yaptım. Her ne kadar yarım bıraksam da İspanyolca öğrenmeye başladım :) Instagram üzerinden Kıraç’la iletişime geçtim ve uzaktan bir şarkı kaydettik. Çocukluğumdan beri hayran olduğum ve saygı duyduğum bir sanatçıyla şarkı söylemek beni oldukça motive etti.

- Evden mahallenize konser vermiştiniz. Nasıl bir deneyimdi sizin için?

Hahah evet komşularımın ısrarı üzerine mahalle konseri verdim.

Müziğin insanları nasıl bir arada tuttuğunu görmek özellikle bu dönemde hepimize iyi geldi. Bunlar pozitif tarafları tabi. Maddi anlamda tüm müzisyenler gibi tüm konserlerim ve işlerim durduğu için oldukça zorlanıyorum. Devletin sanatçılara hiç bir şekilde destek olmamasına şahit olduğum bu dönem beni hayal kırıklığına uğrattı. Bir yandan sahneye çıkmamak motivasyonumu düşürdü. Neyse ki ailemle yaşadığım için halime şükrediyorum. İnsanlar kirasını ödeyemiyor şuan. Umarım tez zamanda bu günleri atlatacağız.

-Yurtdışı Planlarınız Var Mı?

Pandemiyi atlatabilirsek, Köln’de tekrar konserim olacak.

-Yakında Bir Albüm Projeniz Var Mı?

Başta bir single düşüncem var. Daha sonrasında da sadece piyanodan oluşan bir albüm yapmak istiyorum.

-Ege turunuz olacak mı? Daha önce Urla’da sahne almıştınız. Tekrar bu taraflara yolunuz düşer mi?

Talep olursa neden olmasın. İzmir’de sağlam bir Balkan Ekibi var bir araya geldiğimizde keyifli müzik yapıyoruz. İzmir zaten memleketim. Hep yolum düşsün, hep çalayım.

-Yurtiçi ve yurtdışında birçok yerde konser yapıyorsunuz. Bunların içinden en etkilendiğiniz yer neresi?

Kapadokya’nın yeri bende bambaşka. 7 sene önce Ürgüp’te düzenlenen Klasik Keyifler Müzik Festivalinden burs alıp dünyaca ünlü bir piyanistle masterclasses yapmaya gittim. Orda kasabadaki çocuklara gönüllü doğaçlama müzik yaptırdığımız bir etkinlik düzenledik. O büyüleyici atmosferde eski bir manastırda şarkı söyledim.O an benim için çok özeldi. Yıllar sonra burada ‘Tanınan bir müzisyen olup kendi konserimi vermek istiyorum’ diye bir dilekte bulundum. Şimdi üç senedir senede bir Kapadokya da konser veriyorum.

-Daha önce piyanonun ve vokalliğin sizin için eşit olduğunu söylediğinizi okumuştum. Müziği hem enstrüman hem de vokal olarak üretmek sizin için nasıl bir süreç?

Ben hiç ses eğitimi almadım. Biraz diyafram kullanmayı öğrendim. Şarkı söylerken kendimi çok daha özgür hissediyorum. Herhangi bir kural düşünmemek özgürleştiriyor sanırım. Piyano çalarken, yıllarca akademik eğitim aldığım için daha tutuk hissediyorum bu yüzden her geçen gün bu içime kapanıklığı aşmaya çalışıyorum. Ama işin teknik ve teori kısmı da var tabi. Teknik anlamda kendimi güçlü hissetmemi ve müziğe, hayata daha derin bir bakış açısıyla bakabilmeyi piyanoya borçluyum. Öğrenciliğimde her gün 5-6 saat piyano çalışırdım. Şimdi de şarkı söylerken onun meyvelerinden yararlanıyorum.

-Bize vakit ayırdığınız için çok teşekkür ederiz. Sizi en kısa zamanda sağlıklı günlerde İzmir’de yeniden ağırlamak isteriz.

Ben teşekkür ederim. Görüşmek üzere, sevgiler.

Güncelleme Tarihi: 13 Ekim 2020, 17:55
YORUM EKLE
YORUMLAR
Fedai
Fedai - 3 yıl Önce

Bu yetenek ile bizi tanıştırdığınız için çok teşekkür ederiz

SIRADAKİ HABER
google.com, pub-5691823233856454, DIRECT, f08c47fec0942fa0