TBMM Sosyal Kooperatifçilik Alt Komisyonu'nda konuşan Soyak, kısıtlı imkanlarla yedi arkadaşıyla çıktıkları yolda yakaladıkları başarıyı daha da ileri götürmeyi hedeflediklerini söyledi. Engelliler ile engelli çocuk annelerine destek veren Soyak, ilk kez askeri bir ihaleye girerek alanında dev şirketlere meydan okuduklarını belirtti. Soyak, şunları söyledi:
Bir başarı hikâyesi
"İzmir'de askeri ihaleye girdik. Niçin? 700 kadın kooperatifine rol model olalım, girip başarabileceğimizi göstermek için. 'Sizin bu ihalede ne işiniz var?' dediler. Bir girdik, aldık ki, nasıl aldık; kemiklerimizi kırdılar. Neredeyse bedava her şey, çay bile bedava... Aldık efendim. Şimdi, ihalede hak edişimizi öderken 'Vergini verdin mi? Kâğıdını getir. Sigortanı ödedin mi? Kâğıdını getir. Ödedikten sonra, zaten benim 30 liraya mal ettiğim baklavayı 18 lirayı alırken bir de bunları 'getir' diyorlar. Maliyet artışlarından dolayı zarar etmemize rağmen ne vergi ne sigorta borcumuz var. Zarar ediyoruz ama gerçekten Türkiye'de ilk defa askeriyenin içine bir kadın kooperatifi olarak girip başarmanın, başarabildiğimizi de öbür arkadaşlara anlatabilmenin derdiyle savaştık, savaşıyoruz. Kadın kooperatifini sonuna kadar götüreceğiz."
İzmir'deki askeri gıda tedarik ihalesini kazanan KAGÜK'ün Başkanı Gülsüm Soyak, TBMM komisyonunda kadın kooperatifinin başarı dolu hikayesini anlattı.
‘HER ŞEYİ ÜRETİYORUZ’
Soyak, kadın kooperatiflerine tüm ihalelere girme imkanı verilmesini isterken, "Biz her şeyi üretiyoruz. Kâr amacımız yok, niye biz başarmayalım" dedi. Soyak, KAGÜK'ün üretim alanlarını ise şöyle anlattı:
ATÖLYELER: Özel çocuklarımızın motor gelişimi için ücretsiz seramik atölyesi kurduk. Öğretmenlerimiz eşliğinde, çamura, toprağa dokunsunlar istiyoruz. Çocuklarının seramik yaptığını gören anneler de meraklanıyor, onlar da ilgileniyor. Müzikle de uğraşsınlar istedik. O özel çocuklarımızı lisedeki okullara götürüyoruz. İlk defa toplum önünde konser verdiler. O kadar mutlulardı ki. Bu atölyelerle sosyalleşiyor topluma dahil oluyorlar. Yine otizmli çocukların anneleri rehabilite sırasında boş oturuyorlar. Onlara çocuğunu beklerken dikiş öğrensinler diye dikiş atölyesi açtık. Denetimli sebestlikte, sığınma evlerinde olan kadınlarımız var. Toplum içine çıktılar, utanmaz oldular, ellerindeki becerilerini arttırıp şu anda çırağı usta, ustayı da profesyonel yapıp ekonomiye katkı sağlayacak kadar kadınlarımız yetişti.
AHŞAP KOOPERATİFİ: Ahşap üzerine iki kooperatif daha kurduk. Onlar da ahşap atıklardan kendilerine göre küçük küçük parçalar yapıp bunların bazısını belediyeler imkân sağlarlarsa, stand açmalarına yardımcı oluyoruz. Yaptıkları ürünleri sergileyip satıyorlar.
ISPANAK UNU: Finike'de kurutma üzerine atölye, fırın açmaya çalışıyoruz; ekipmanlarımız eksik. Örneğin, ıspanağın ununu yaptık, herkes güldü “Ne yapıyorsunuz?” Pancarın ununu yaptık “Böyle bir şey olur mu?” Doğada ne varsa hepsini toplayıp, kurutup ununu yaptığımız zaman bu çalışmalarımızda çok güzel dönüşümler oldu. Gücümüz yetiyor mu? Ekonomik olarak yetmiyor. Ha, biz birilerine ağlıyor muyuz? Hayır, asla. Ne bir yerden bağış aldım, ne bir iş adamından destek aldım. Sağ olsun, Ticaret Bakanlığı'nın dışında hiçbir yerden, hiçbir şekilde, hiçbir destek almadım.
HİBEDEN VERGİ: Ticaret (Bakanlığı) hibe verdi, kalktılar KDV alıyorlar. Hibeden KDV mi alınır? Biz vergi verelim ama erken olmasın, ne olur bir koşacak hâle gelelim, vergimizi verelim. Vergi verince de nereye giderse helali hoş olsun ama bize koşacak, yürüyecek zaman tanınsın.
ÜST BİRLİK: Artık kadın kooperatifleri üst birliği kurmayı hedefledik. Onu da başaracağız. Sosyal kooperatifler üst birliği mi olur, yoksa kadın kooperatifleri üst birliği mi olur, bakanlıkla konuşacağız. Ayrıca üniversitede kooperatafçilik bölümü konulsun diye kampanya başlattık. Türkiye'de iki yıllık 2 üniversitede var. Dört yıllık kooperatifçilik fakülteleri olursa kalkınmaya katkı olur.
