EGEÇEP'ten 'emsal artışı' çıkışı: Kent suçu!

Bayraklı'daki ağır ve orta hasarlı evler için İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi'nde kabul edilen 'emsal artışı' kararına Ege Kültür ve Çevre Platformu (EGEÇEP) tarafından yazılı bir açıklamayla tepki gösterildi. Emsal artışı kararının 'kent suçu' olarak nitelendirildiği açıklamada, "İBB’yi uyarıyoruz, meslek odalarının ve çevre örgütlerinin söylediklerini dikkate alıp bir an önce bu piyasacı yaklaşımdan dönerek bilimin ve ekolojinin yol göstericiliğinde kentimizin daha güvenilir bir yaşam alanı olmasını sağlayın. Aksi takdirde, gelecek afetlerden sizleri sorumlu tutacağımızın bilinmesini istiyoruz" denildi.

EGEÇEP'ten 'emsal artışı' çıkışı: Kent suçu!

Geçtiğimiz haftalarda İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi’nde Bayraklı’da 30 Ekim 2020 depreminde ağır ya da orta dereceli hasar alan evler için parsel bazında yüzde 20 ada bazında yüzde 30 emsal artışı kararı çıkmıştı. Ardından, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, ilk olarak Bayraklı ile sınırlı olan emsal artışı kararının tüm kent için geçerli olması için çalışacaklarını belirterek “Kent genelinde, depremde ağır veya orta hasar görmüş binaların tamamına parsel bazında emsal artışı verilmesi teklifini, önümüzdeki ilk meclise sunacağım” açıklamasını yapmıştı.

Öte yandan; TMMOB tarafından geçtiğimiz günlerde gerçekleştirilen basın açıklamasında emsal artışı kararıyla ilgili duyulan endişeler dile getirilmişti. TMMOB’a bağlı 20 odanın imzasının bulunduğu açıklamada yerel yönetimlerin kendi imar planlarının aksi yönünde hareket ettiği ve odalar dava açmasa dahi Cumhuriyet Başsavcılığı’nın dava açacağı belirtilmişti.

TMMOB’un ardından Ege Kültür ve Çevre Platformu (EGEÇEP) da bugün yayınladığı yazılı açıklamada “İzmir Büyükşehir Belediyesi de emsal artışı için karar alarak bu kent suçuna ortak olmayı yeğlemiştir.” sözleriyle emsal artışı kararına tepki gösterdi.

Platformdan yapılan açıklama şu şekilde:

“Geçtiğimiz yıl yaşanan Samos depremi, kentimizde büyük can kayıplarına ve binden fazla binanın yıkılmasına neden olmuştu. Bu doğal afetin ardından, afetzedelerin yaşama tutunma, normal hayata dönüş çabaları başladı. Bunların başında barınma problemi gelmektedir. Bu gereksinim, sermayeye yeni bir rant kapısı fırsatı sağlamıştır. İktidar, sermayeye bu konuda büyük destek olurken, İzmir Büyükşehir Belediyesi de emsal artışı için karar alarak bu kent suçuna ortak olmayı yeğlemiştir. 

Yıllardır toplanan deprem vergilerini başka alanlarda kullanan iktidar, bu birikimlerle afetzedelerin yarasına merhem olmak yerine, müteahhitlere yeni konutlar yaptırtarak bunları depremzedelere, çoğunun ödeyemeyeceği fiyatlarla vermeyi önermektedir. Ödeyemeyecek olanları ise deprem acısının üzerine yoksullaşma beklemektedir. Büyükşehir Belediyesi ise bu konuda iktidardan geri kalmamak için, emsal artışı getirerek bir yandan müteahhitlere yeni olanaklar sağlarken bir yandan da kenti daha da betonlaştırmanın kapısını açmaktadır. 

TMMOB’ya bağlı odaların aşağıdaki saptamalarına aynen katılıyoruz: “Onaylanan plan notu ile birlikte getirilen emsal artışları ile toplamda mevcuda ek %50-60 bağımsız birim artışına ve dolayısıyla nüfus artışına neden olunacağı ortadadır. Bu durum yeni altyapı, ulaşım, sosyal donatı, okul, otopark vb. ihtiyaçları yaratacak ve yaratılan yoğunluğun üzerine bu ihtiyaçları karşılayacak yeni alanlar oluşturulmak zorunda kalacaktır”

İ.B.B’den beklenen, bu piyasacı yaklaşım yerine, mühendislik, mimarlık ve şehir plancılığı disiplinleriyle ortak akla dayalı çözümler üretmektir. Her fırsatta, bilime ve çevreye duyarlı olduğunu vurgulayan yerel yönetim, afetzedelerin sorunlarının çözümünde bunu somutlaştırarak ilgili meslek disiplinleri ve çevre örgütleriyle bir araya gelerek üretmesini beklerdik. Gelecekte yaşanacak kaçınılmaz depremler ve sellere hazırlıklı olmak bunu gerektirmektedir. Bu kararın altına imza atan tüm yetkililer, İzmir’deki trafik sorunundan, koku sorunu olduğundan, altyapının yetmediğinden habersizler midir? Bu kent suçundan dönülmezse, gelecekte yaşanacak felaketlerin de baş sorumlularından olacaklarını vurgulamak isteriz. 

İBB’yi uyarıyoruz, meslek odalarının ve çevre örgütlerinin söylediklerini dikkate alıp bir an önce bu piyasacı yaklaşımdan dönerek bilimin ve ekolojinin yol göstericiliğinde kentimizin daha güvenilir bir yaşam alanı olmasını sağlayın. Aksi takdirde, gelecek afetlerden sizleri sorumlu tutacağımızın bilinmesini istiyoruz.

Merkezi ve Yerel idarelere, depremzedelerin mağduriyetlerini kent suçuna yol açmadan gidermeleri çağrısında bulunuyoruz.”

Admin

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER
google.com, pub-5691823233856454, DIRECT, f08c47fec0942fa0