HER DÖNEMİN YALAKALARI

Değerli okuyucularım bugünkü köşe yazımda siyasetin bitmeyen yarası her dönemin yalakaları hakkında bir yazıyı kaleme almak istiyorum. Siyaset o kadar ilginç ki maalesef dün köpek dediklerine bugün öpek diyen, kendi çıkarları uğruna he türlü şarlatanlığı yapan zavallılar yine siyasette gündeme oturdular. Malum hepinizin bildiği gibi kral öldü yaşasın yeni kral diyen insan müsveddeleri yeterince var. Özellikle belediyelerde bir önceki belediye başkanına yalakalık yapan, köprü olsan üstünden geçmem diyen ve onu tabulaştıran o kadar çok soytarıyla karşılaştık ki. Bugün, dün biat ettiği geçmiş belediye başkanlarına en ağır hakaretleri yapan, yeni seçilen belediye başkanı için amuda kalkan, ona secde eden insan müsveddelerini eleştirmekten ikaz etmekten yorulduk. Şimdi bu konuyu biraz daha derinlemesine yazmaya çalışalım.

Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Tunç Soyer daha rumuzu almamışken yani aday adayıyken, kendisine en ağır eleştirileri yapan hatta hakaret boyutuna kadar bu işi götürenler şimdi ne olduysa Sayın Büyükşehir belediye başkanı Tunç Soyer’in ve diğer seçilen belediye başkanlarımızın etrafını kuşatıyorlar ve bu durumdan vazife çıkararak utanmadan ben başkanın danışmanıyım, ben falanın yakınıyım diye cüretkar bir şekilde siyaset yapmaya çalışıyorlar. Ben özellikle Karşıyaka, Bornova, Bayraklı, Gaziemir ve Buca’yı mercek altına aldım. Buradaki siyaseti izlemeye çalışıyorum. Yukarıda anlattığım yakınmalar sadece bu ilçelerde değil diğer ilçelerde de maalesef münferit de olsa var.

Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Tunç Soyer’in Ege Ajans’ımızı ziyaretinde kendisiyle hayli derin bir sohbet yaptık. Konuşulanların hepsini burada yazmam mümkün değil ama başkanın şu cümlesi çok önemliydi; “Abi bazıları ne CHP için ne ülke için çalışıyorlar. Kendilerine siyaset yapıyorlar.” Bu cümle o kadar derindir ki benim yukarıda anlattıklarımı teyit ediyor. Sokağa çıktığımda isimleri bende saklı olan bu siyaset zübükleri, belediye başkanımıza takdim edilecektir. Özellikle Bornova, Bayraklı ve Karşıyaka’da şunlara rastladım. Yaklaşan delege seçimleri nedeniyle bir M.M, bir belediye çalışanı, bir ilçe yetkilisinin, ‘Ben Tunç Soyer’in danışmanıyım diyerek, sayın Rıfat Nalbantoğlu’nun da adını kullanarak bizim listelerimize destek verirseniz size iş olanağı sağlarız’ cümleleri infial yaratıyor. Hatta bunların içinde bir kadın belediye meclis üyemizin de adı geçiyor. Bu kadın belediye meclis üyemiz gerçekten bu işin içinde mi yoksa ismimi kullanılıyor? Biraz dikkatli olsa da sokakta olanları duysa, gereken cevabı bu şarlatanlara verse iyi olur. Ben bu isimleri burada hedef olmasın diye yazmıyorum. Kendilerine sorduğum zaman inkar ediyorlar ama sokak infial içinde.

Büyükşehir Belediye Başkanımız Tunç Soyer bu konularda son derece dikkatli, barış dili kullanan siyasette kimseyi ötekileştirmeyen bir politika izlerken ve kendisinin gelişiyle İzmir siyasetindeki gaz sıkışması dağılmışken kimler kimlerden cesaret alarak bu aymazlığa düşüyorlar. Oysa ben sayın başkanın günlük dört, dört buçuk saat uykuyla olağanüstü bir çalışma temposu içinde olduğunu biliyorum. Başkan seçim vaatlerimi nasıl yerine getiririm, İzmir halkına nasıl hizmet ederim diye inanılmaz bir mücadele verirken bazı densizler bırakın başkana destek olmayı köstek olmaya devam ediyorlar. Peki başkan bunlar için neler yapar biraz da buraya değinelim.

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde üst düzey birincil atamalar genel merkezle uyumlu olarak yapılmıştır. İkincil bürokrat atamaları ildeki dengeler gözetilerek yapılmıştı. Üçüncül atamalar ise sayın Tunç Soyer’in kendi tasarrufları olarak görünse de ben başkanın belediyeye tam hakim olması için en az 5-6 ay süreye ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. Bu süreç geçtikten sonra sayın başkan sırtındaki ağırlıklardan kurtulacak, halka hizmet edecek. İkinci dönem belediye başkanı olması için halkın beğenisini kazanmak zorunda olduğuna göre bazı safraları atıp kıyıda köşede unutulmuş liyakat sahibi, ülkesini seven, başkana bağlı (bizde biat kültürü yok ama sadakat var) bürokratları göreve getireceğine inanıyorum. Adını bile tersten yazamayan ama örgütteki bazı kişilere dayanarak ricacılarla baskı gruplarıyla ya da başkanın etrafında fır dönerek kendi çıkar ve amaçlarından başka bir şey düşünmeyen, büyükşehirde önemli görev almak isteyen bu zavallılara, başkanın fırsat vereceğine inanmıyorum. Gönül ister ki bu kişilerden tek tek isim yazarak örnek vereyim ki yazım sübjektif olmasın. Öyle bir ilçe başkanı biliyorum ki Tunç başkan için ayağındaki çorap bile ondan kaliteli diyen zavallı ilçe başkanı, yarın Tunç beyin etrafında fır döndü olmaya kalkarsa biz de siyaseten gereğini yazar, kendisini ifşa ederiz. Bu siyasi zübüğü sayın başkanla yaptığımız sohbette kendisine arz ettim.  Başkanı yıpratmamak adına bazı şeyleri yazıma dökemiyorum. Ünlü düşünürümüz Mevlana’nın meşhur bir sözü aklıma geldi; ‘Gönlüm dilime dargın düşündüklerimi söylemiyorsun diye, dilim de gönlüme dargın söyleyemeyeceklerimi düşünüyorsun diye’. Ben bir köşe yazarı olmanın ötesinde Tunç başkanla yol yürüyen, aday olmadan da beraber olan, aday adaylığında hiç kimse cesaret edip başkan için olumlu bir yazı yazamazken başkan için gövdesini ortaya koyan bir ekip adamıyım. Köşe yazarıyım fakat konu büyükşehir ve Tunç başkan olunca bazen duygusallığım da tutabilir. Okuyucularımdan bunu hoş görmesini istiyorum.

Sosyal medyada bana ‘Neredesin Bünyamin Kütük? Gazeteci isen şunları yaz’ diye kampanya düzenleyenlere diyorum ki ‘Belgenizi getirin her türlü yazıyı adına sanına bakmadan, kim olursa olsun yazmazsam namerdim. Sosyal medyadaki bütün paylaşımlarınız kayıt altındadır ve gerekli yerlere de ulaştırılmıştır. Ne fen işlerindeki mazotu ne bakır telleri ne de işten atılanları; ve de başkan adına durumdan vazife çıkararak başkanın bilgisi bile olmadan cv toplayanları defterime yazdığım gibi hiç de unutmadım. Zamanı gelince bunları tek tek yazacağız. Bu konuda her türlü eleştiriye açığız. Şayet kendine söz hakkı düştüğünü zannedenler varsa onlara da kapımız açık.

SEVGİYLE KALIN…   HOŞÇAKALIN.

YORUM EKLE
google.com, pub-5691823233856454, DIRECT, f08c47fec0942fa0