İYİ Parti Genel Başkan Danışmanı ve İzmir Milletvekili Aytun Çıray konuk olduğu canlı yayın programında Türkiye ve İzmir gündemine ilişkin açıklamalarda bulundu.

“VATANDAŞ EN ÇOK KOKUDAN ŞİKAYETÇİ”

Programda İzmir Körfezi’ndeki ‘koku’ sorununa değinen Çıray, “Kontrolsüz şehirleşme ve yetersiz altyapı nedeniyle nedeniyle İzmir Körfezi’ne dökülen atıklar koku yapmaya başladı. Birçok belediye başkanı büyük gayret gösterdi. Fakat son 2 senedir koku çok rahatsız edici boyutlara ulaştı. Geçen hafta deniz kenarında olan birkaç ilçede vatandaşlarla temas ettim. Bana en çok gelen şikayet buydu. Dolayısıyla birilerini suçlamak ya da muhalefet etmek amacıyla söylemiyorum. İster İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin, ister Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın sorumluluğunda olsun, bu koku sorununa çözüm bulmaları için dikkat çekmek istedim. Bu sorunu herkes hissediyor. 21. yüzyılda çözülemeyecek bir sorun olduğunu düşünmüyorum. Bu konudaki çağrımın temel nedeni bir vatandaş ve vatandaşın temsilcisi olarak dikkat çekmektir” ifadelerini kullandı.

“GEÇMİŞTE GÖREV YAPMIŞ İSİMLERDEN YARARLANILMALI”

Koku sorununu çözümü için gerekirse devletle ya da geçmiş dönemde önemli görevler almış isimlerle iş birliği yapılabileceğinin altını çizen Çıray, “Bizim ne yazık ki bu tür geleneklerimiz tam yerleşmedi. ABD’de başkanların çoğu emekli olduktan sonra yine istişareye devam ediyorlar. Gerekirse eski başkanlara görev veriyorlar. Jimmy Carter’a Rusya ya da Çin’le ilişkilerde o zamanın seçilmiş başkanı yetki vermişti. Geçmişte herhangi bir siyasi partide önemli görevler yapmış insanlarla bir araya gelip, onlardan yararlanmak gerekiyor” diye konuştu.

“İZMİR DÜRÜSTLÜĞÜN VE CUMHURİYETİN KALESİDİR”

Çıray, “‘Biz bu bölgenin kalesiyiz. Başkan bizden çıkar’ anlayışının değişmesi gerekiyor değil mi?” sorusuna ise İzmir’den örnek göstererek şu yanıtı verdi:

“CHP milletvekiliyken de söylediğimi tekrarlamak istiyorum. İzmir pragmatik insanların olduğu bir şehirdir. Geçmişte çeştli siyasi iktidarlara oy vermiştir. Özellikle 1980 öncesinde Adalet Partisi’nin kalesiydi. Bir dönem ANAP’ı da desteklemiştir. Daha sonra laiklik ve yaşam tarzı hassasiyeti ile Adalet ve Kalkınma Partisi’nin tutumuna karşı bir duruş sergilendi. Bu, İzmir’in ‘şunun ya da bunun kalesi’ olduğunu göstermez. Bir ilkeyi savunduğunu gösterir. Bence İzmir doğruluğun, dürüstlüğün, Cumhuriyetimizin kalesidir. Bazen Tayyip Bey bu kutuplaşma siyaseti nedeniyle mi İzmir’in bu şekilde oluşmasını istedi diye düşünüyorum. Son 15 yılda kimlikler, inançlar, şehirler üzerinden kutuplaştırma siyaseti damga vurdu."