Tüm dünya ülkelerinde birçok farklı çeşidi ile tüketilen kahve, zindelik vermesi ve uykuyu açması sebebiyle genellikle sabahları tüketilir.

Özellikle güne erken saatlerde başlayanlar için sabah kahvesi zamanla bir kahvaltı alışkanlığı haline dahi gelebilir. Sabah kahve içmenin zararlı mı yoksa yararlı mı olduğu ise kahve severlerin en çok merak ettiği sorular arasındadır.

Türk kültürüne ve tarihine bakıldığında sabah kahvesinin kahvaltıdan hemen sonra içildiği görülür. Öyle ki, “Kahvaltı” kelimesi, “Kahvaltıdan önce yenen öğün” anlamını taşıyan “kahve altı” kelimelerinin birleşmesiyle oluşur. Günün ilk öğünü olan kahvaltının hemen ardından kahve tüketilerek güne başlanır.

Bu davranış bir gelenek halini alarak tarihe yansımıştır. Zamanla bu sıralamada bir değişiklik izlenmiş ve kahve; kahvaltıdan sonra tüketilmek yerine kahvaltıdan önce hatta kahvaltı esnasında dahi kullanır hale gelmiştir. Kahvenin uykuyu kaçıran, zindelik veren etkisi sayesinde birçok kişi gününe kahve içerek başlamayı tercih eder. Oysaki içerisinde kafein barındıran kahvenin de her gıda gibi tüketilmesi gereken zaman dilimleri vardır. Yapılan araştırmalar ve incelemeler sonucunda belirlenen bu zaman dilimlerinde içilen sabah kahveleri, biyolojik saatte uyum sağlayarak günün daha dinç geçmesine olanak tanır.

Her vücutta farklı olduğu bilinen biyolojik saat, vücuttaki tüm hareketi düzenler, stres vb. duyguları tetikleyen kortizol seviyesini belirler. Uykudan uyanılan ilk saatlerde (Özellikle 08.00-.09.00 arası) kortizol seviyesi en yüksek düzeyde salgılanır. Bu yüzden uyanır uyanmaz tüketilen kahveler, uykuyu açmak yerine bağlılığa neden olur. Sabah kahvesini uyandıktan hemen sonra değil, aradan biraz zaman geçtikten sonra tüketmek daha etkili sonuç verir.

Uzmanlara göre 08.00-09.00, 12.00-13.00 ve 17.30-18.00 arası dışındaki saatler kahve içmek için ideal saatler sayılır.