BORNOVA CHP DELEGE SONUÇLARININ PERDE ARKASI

Değerli okurlarım bugünkü köşe yazımızda Bornova CHP’de 17 Kasım pazar günü yapılan delegasyon seçimlerinin sonuçlarını ve perde arkasını, niçin ve nedenlerini sizlere ayrıntılarıyla açıklamaya çalışacağım. Biliyorum bana yine birileri gülecek kendini övüyorsun diye. Sıfır hatayla sonuçları bulduk. Diğer medya organları gibi seçimden sonra şu kazandı bu kazandı diye haber yapmıyoruz. Seçimlerden 3 gün önce kimlerin kazanacağını ve kanaatlerimizi açık yüreklilikle yazdık ve hiçbir zaman kimseye, hiçbir listeye taraf olmadık. Evet, benim bir CHP üyesi olarak gönlümden geçen isimler ya da yakın olduğum listeler yok muydu? Elbette var. Ama kendinize dürüst haberciyim diyorsanız hırslarınız ve hisleriniz aklınızın önüne asla geçmemelidir. Biz gördüğümüz gerçekleri yazdık. Ekip çalışmasının ne olduğunu gazetecilik yaparken taraf olmadan yazmak gerektiğini bir kez daha kanıtladık. Bana bu konuda destek veren ekibime teşekkür ediyorum. Ege Ajans eşittir güvenilir haberciliktir. Kendimize bu payeleri verdikten sonra biraz da konunun aslına dönelim.

Gaziosmanpaşa Mahallesi’nde Metin Arhan’ın liste başı olduğu, Osman Koçanalı, Coşkun Beşok, Eray Büyük’ün de içinde bulunduğu liste karşıt liste olmadığı için beklendiği gibi birlik ve beraberlik içinde delege listesi üyeler tarafından onaylandı. Keşke her mahallede böyle birlik ve beraberlik olabilse.

Atatürk Mahallesi’nde bizim de yazılarımızda mavi listeyi ima ederek bir tık önde olduğunu, 20 oy gibi bir oy farkıyla kazanabileceğini deklare etmiştik. Seçimi de bizzat yerinde izledim. Orada birçok dostumla sohbet ettim. Onlara da böyle bir sonuç beklediğimi, özellikle mavi ve beyaz listenin çekişeceğini ama mavinin bir adım da olsa önde olduğunu Sayın Veysel Özkan’a, Yıldız Albayrak’a ve karşı listedeki arkadaşlarıma fısıltı halinde kulaklarına söyledim. Burada en enteresan olan Günay Öncel’in 70-80 civarında bir oy alacağını, efendi ve saygın kişiliğiyle önem kazandığını, bunun sandığa yansıması halinde ciddi bir rakamla yer alacağını söylemiştim. O zaman bana hayal görüyorsun diyenler, tarihinde ilk defa liste çıkaran bu genç arkadaşımız 119 oy alarak herkesi şaşırtırken bizim tespitlerimizin ne kadar doğru olduğunu ortaya koydu. Hatta Günay Öncel’in mavi liste ile birleşebileceğini de ima etmiştim. Kırmızı liste 182 oy alarak beklentileri karşıladı ve kimseyi yanıltmadı. En enteresan olan ise beyaz listeden bazı isimlerin son anda maviye kaydığını gördük. Mavi listenin bu başarısında elbette listedeki bütün üyelerin katkısı olsa da Veysel Özkan, Muhtar Pakize Namdar ve Zeynel Gür’ün (Zeynel hoca) ağırlığı ciddi biçimde hissedildi. Burada da kaybeden yoktur, kazanan vardır. Yine Piro Sezer (Süleyman sezer) “50- 60 blok oyum var, beyaz listede yer alıyorum” dediğinde ben yazımda ‘Piro Sezer sen asla beyaz listede olamazsın’ diye çok iddialı biçimde yazmıştım. Eee ne oldu? Yine ben haklı çıktım. Siyaset duvarın arkasını görme sanatıdır.

Evka 4’e gelirsek… Burada çok ciddi araştırma yaptım. Sebebi ise bundan önceki delege seçimlerinde sadece burada yanılmıştım. İkinci bir yanılgıya düşmemek için ciddi bir ağırlık vererek araştırma yaptık. Her ne kadar Zeki Kayhan ve Ünsal Şahin’in listesi önde gidiyor ibareleri yapılsa ve ilk önce ben de o kanaatte olsam da Ayhan Şenel’in beni uyarması, ‘Abi Yaşar’ı hafife alma’ demesini kulağımın arkasına yazmıştım. Yine CHP’lilerin kahvesinde geçen delege seçiminde bana ‘yanılacaksın abi’ diyen Gökhan Sağlam’ın, bir vekilimiz ile liste tartışmasını izlediğimde Gökhan’ın gözlerinden sanki ateş çıkıyordu. Ben Yaşar Tekin’in geçmiş belediye başkanı Olgun Atilla’ya olan yakınlığından dolayı biraz sıkıntı yaşayacağını söylemiştim. Yoksa Yaşar Tekin’in bu liste karşısında şansı olmadığını asla ibare etmediğim gibi Yaşar Tekin’e dikkat demiştim. Seçimi izlemeye gittiğimde Remzi Süleyman Topal, ‘Abi akşama beni yazacaksın’ derken sanki sonucu ilan ediyordu. Herkesin çok yıprandı diye eleştirdiği Erbay Kara’nın ne kadar derinden çalıştığını, liste başı olan Uzar Mert Onur’un çok ciddi bir ağırlığının olduğunu gördük. Ben burada listenin kafa kafaya geçeceğini, saat 4’ten sonra kim daha fazla delege taşırsa onun kazanacağını söylerken Ünsan Şahin ve Zeki Kayhan listesinin biraz refahat içinde olduğunu gördüm. Sanki seçim bitmiş havasındaydılar. İyi ki ‘Yaşar Tekin’e dikkat’ diye yazmışım yoksa yine yanılacaktım. Burada da kaybeden yok kazanan CHP’dir.

Ergene’de kazananı bildim de ikinci olacak listede duvara tosladım. Ben burada seçimin kırmızı liste ile mavi liste arasında geçtiğini, kırmızı listenin çok az bir farkla seçimi alabileceğini, Sayın Özdemir Sökmen ve diğer arkadaşlarla otururken bunu deklare ettim. Seçimi bizzat izledim. Beni yanıltan neydi? Mavi listenin kırmızıyı zorlayacağını, turuncu listenin de 60-70 civarında oy alacağını hesaplamıştım. Burada enteresan şeyler oldu. Cuma akşamı belediyede birilerine telefon gidip listeler üzerinde baskılar yapıldığını sonradan öğrendim. Mavide gözüken oyların turuncuya bu nedenle kaydığını gözlemliyorum. Yine ilginç olanlardan biri Kadir Kapıcı ve Mustafa Kapıcı’nın yer aldığı mavi listenin karşısında başka bir Kapıcı olan Cengiz Kapıcı’nın olması beni şaşırtmadı dersem yalan olur. Burada mavi ile turuncuyu birleştirme çabaları beyhudeydi. Neden derseniz. Turuncu listeyi şekillendiren Ertürk Çapın’ın en gözde yoldaşlarından biri olan Birol Doyuranlı’nın siyasi görüşüyle mavi listenin siyasi görüşünün tutması imkânsızdı. Yine turuncu listede yer alan Sinan Sarıküse’nin Bornova Belediye Başkanı Mustafa İduğ tarafından istenmeyeceği bir gerçekti. Bu şartlarda bu iki listenin birleşmesi hayaldi. Kırmızının kazanması da son derece doğaldı. Bence burada siyaseten yıpranan Ertürk Çapın olmuştur. Bu sonuç Sayın Ertürk Çapın’a siyaseten benim görüşüme göre eksi yazdı.

Eveeet, Erzene’ye gelirsek. Ben burada bir rövanş olacağını yazmıştım. Özellikle vekillerimiz Mahir Polat’la Özcan Purçu arasında bir rekabetin yaşanacağını. Her ne kadar birileri tarafından inkar edilse de bu iki vekilimiz resmen seçime müdahildiler. Evet, belki kendime paye çıkarıyorum diye bana kızanlar olacak ama burada da sonucu rakamıyla bildim. Seçimi yerinde izledim. Sayın Mustafa Polat ve Celal Uğurlu ile görüşmemde şu cümleleri seçim anında saat 2 dolaylarında kendilerine söyledim. ‘Ben 15 gün önce yaptığım araştırmada kırmızı listenin 50-60 oy bandında ileride olduğunu, son 1 haftada yaptığımız araştırmada da burada ismini yazamayacağım bazı kişilere olan tepkilerden dolayı bu farkın 20-30 bandına düştüğünü söyledim. Ayrıca milletvekilimiz Sayın Özcan Purçu’nun müdahalesi sonucunda adı unutulan liste diye geçen 51 yeni kaydın dengeyi değiştireceğini, burada oy farkının 5-10 oy arasında olacağını. Roman kardeşlerimizin blok halinde oy kullanacaklarını kendilerine ifade ettiğimde Mustafa Polat önce farklı bir şekilde seçimi alacaklarını söyledi. Bu ifadelerinden sonra ‘evet karşı taraf gerçekten çok iyi çalışmış bunu gözlemliyorum’ diye bana ifade etti ama hala Mustafa’nın kafasında en az 40 oy var gibiydi. Yine dostum Celal Uğurlu’nun ifadelerinde ayağı yere basmıyordu. En az 70-80 oy fark olacağını söylediğinde güldüm. “Celal sen hangi alemde yaşıyorsun?” dedim. Ege Ajans yanılmaz. Israrla burada 5 yahut 10 oyla birilerinin alacağını bunu da özellikle kırmızı listenin başaracağını söylediğimde bana gözaltından alaycı bakmıştı. Eee Celal, benim siyaset okuluma talebe lazım. Kızma biz arkadaşız. Öğrenmenin yaşı yoktur. Bu abine hürmet et. Bir daha benim analizlerime alaycı bakış gönderme.  Sevgili okurlarım biz Celal ile çok yakın arkadaş olduğumuz için biraz iğneleyeyim. Yoksa bizim dostluğumuzda bir sıkıntı yoktur.

Erzene Mahallesi için ilginç bir yorumda bulunacağım. Saatlerce oturdum, düşündüm, belli siyasetçilerle görüştüm ve şu sonuca vardım. Ben kahin veya falcı değilim ama nedense hiç de yanılmıyorum. Acaba bir araştırma şirketi mi kursam? Erzene Mahallesi’ndeki Kamil İnal ve ekibinin Polatları temsilen Mustafa Polat’la olan bu beraberliği ilçe seçimlerinde de aynı uyumu sağlar mı?

Taraf değilim, kahin değilim, birilerinin avukatı değilim.  AMAA ORADA YOLLAR AYRILACAK. Nerden mi biliyorum? Ben de bu siyasetin içindeyim. Yanılırsam bana sabahlara kadar gülün. Hoşgörünüze dayanarak size üzüm ile pekmezin hikayesini anlatayım. Üzüm bir derde devadır, pekmez ise bin derde devadır. Üzümü dalından koparırlar. Bazen diyar diyar gezdirirler. Kimi sofrasına peynir ekmeğin yanına katık eder, kimi sıkar sirke eder, bazıları da yüksek ateşte kaynatıp pekmez eder. Pekmez bin derde devadır da pekmez olmak için önce üzüm olacaksın. Seni sıkacaklar, sirke haline getirecekler. Bazen kurutacaklar çerez yapacaklar bazen de sofralarında katık olacaksın. İyi de yüksek ateşte kaynatılmadan pekmez olunmaz ki!... Kime mi yazdım? Bünyamin Kütük’ün siyaset okulunda ders kitabı olarak okutuluyor. İsteyen istediği gibi yorumlasın.  Bir kurmaya, bir generale evet ama 20 kurmay 20 general varsa erlere ne gerek var…

HOŞÇAKALIN, SEVGİYLE KALIN…

YORUM EKLE
google.com, pub-5691823233856454, DIRECT, f08c47fec0942fa0